2008 güz dönemi Temsilciler Toplantımız, geçtiğimiz Cumartesi günü Türkiye’nin dört bir köşesinden ve Avrupa’dan gelen temsilcilerimizin iştirakiyle yapıldı. Hep birlikte yaşadığımız süreçte kademe kademe geliştirilen hizmet sisteminde ve çalışma esaslarında, ortaya çıkan ihtiyaçlardan kaynaklanan değişiklik tekliflerinin görüşülüp benimsendiği toplantıda alınan kararların hayırlara vesile olmasını diliyor; toplantıya iştirak eden ve katkıda bulunan temsilcilerimize teşekkür ediyoruz.
***
Mesajlar
Osman Zengin: 25 Ekim tarihli gazetemi elime alınca, inceldiğini gördüm ve geçenlerdeki gibi yine bir teknik problem olduğunu zannettim. Ama sayfanın altındaki küçük açıklamayı görünce, doğrusu içim ‘cızzz’ etti. Sonra kendi kendime ‘Biz altı sayfalı gazeteleri de gördük, bu da geçer ya Hu!’ dedim.
Aziz nur dâvâmızın temsilcisi, bir ileri karakolu mesabesindeki bu gazetenin ayağının tökezlemesi dahi bizi rahatsız eder. Ondandır ki, her halini, her gelişmesini takip ediyoruz.
Hani rahmetli Zübeyir Ağabeyin lahana yaprağı benzetmesi var ya, Yeni Asya o kadar da kalsa, bizim için gam değil. Vaktiyle Risale-i Nurların resmen tab edilmesi yasaktı. İşte o devirlerde bizler, nurlu hakikatları doğrudan anlatamadığımız kimselere gazetemizi veriyor ve oradan Üstadımızla, Nurlarla ilgili bir kelime de olsa zihinlere nakşolmasına çalışıyorduk.
Bu arada, gazetemizin hizmetinde bulunan kardeşlerimize şunu söylemek istiyorum: Mahzun olmayınız! Bütün bunlar gelip geçicidir, hiç takılmayınız. Hem sivrisinek tantanasını kesse, balarısı demdemesini bozsa da, biz yine de şevkini bozanlardan değiliz. Öyle değil mi?
Bugün memleketimizde 50-60 sayfa çıkan gazeteler de var. Ama neye benziyor? Kâğıt yığınından ve israfından başka birşey değil. Kemiyyet ve keyfiyeti gayet iyi bilenlerdeniz. Onların öğleden sonra aktüalitesi geçiyor. Ya bizim gazetemizin? Daha önce de yazmıştım: Memuriyetimiz zamanında bir arkadaşım her gün odama gelir, gazetemizi okurdu. Bir gün yine gelmiş okuyordu, ben de işe dalmıştım. Bir müddet sonra baktım ki, bir hafta önceki gazeteyi okuyor. Hemen o günün gazetesini vererek özür diledim, ‘O eski gazeteydi’ diye. O da bana hiç unutamayacağım birşey söyledi: ‘Olsun kardeşim. Zaten senin gazeten ansiklopedi gibi. Okunacak bir gazete, eski olduğunu anlamadım bile.’
Geçenlerde bir kardeşimiz ‘Osman ağabey, senin Yeni Asya ile ilgili bir tabirin vardı, hani gazetede de bir-iki defa yazdın, neydi o?’ diye, benden o ifadeyi istedi, ben de mail yoluyla gönderdim. Orada diyorduk ki: “Yeni Asya, Nurcuların dünyadaki tek gazetesidir. Aynı zamanda onların arasında irtibatı sağlayan bir lâhika mektubudur.” Bu vasıflara haiz bir dâvâ sesi olan gazetemizin incinmesini elbette istemeyiz. Rabbim kıyamete kadar onu her türlü fitne ve fesattan muhafaza eylesin İnşaallah!
***
Erdoğan Akdemir: Osman Zengin ve Ahmet Özdemir’in gazetemiz hakkındaki fedakârlıklarını okudum. Çok duygulandım. Ben de birdenbire geçmişe gittim. Yeni Asya’yı 1974’te Ankara’da lisede okurken Kıbrıs Barış Harekâtının olduğu günlerde tanıdım. Numune Hastanesinin karşısındaki dershaneye gidiyorduk. İlk defa orada okudum. Ondan sonra da 34 yıldır hiç bırakmadık. Ailece okumaya devam ediyoruz.
Ankara’da içki ve sigara satan bazı bayiler gazeteyi getirmiyordu. Ben de 3 km yürüyordum almak için. Tam iki yıl böyle devam etti. Bazen o bayide de olmuyordu, işte o zaman canım çok sıkılıyordu. Adana ve Sinop köylerinde öğretmenlik yaparken de gazeteyi bazen bir hafta birikmiş olarak alıp okuyabiliyordum. Bazen eş dost alıyordu, bazen biz şehre inince alıyorduk.
Şimdi önemli bir konu var. Allah razı olsun, bazı kardeşlerimiz gazeteyi alıyor, ama okuyamıyor ve okumuyor. Aslında okusa, birçok makale ve yazıyı başkalarıyla paylaşma ihtiyacı hissedecek. 75 milyonluk ülkemizde Yeni Asya’yı arayan o kadar çok insan var ki. Bulduğunda, “İşte, benim aradığım gazete bu” diyecek. Yeni Asya’da faiz ilânı yok, açık saçık resim yok. Yazıları sanki bir akademi gibi bizi bilgilendiriyor.
Allah yardımcınız olsun. Selâm ve duâ ile.
10.11.2008
E-Posta:
[email protected]
|