Tasarruf, sahip olduğumuz nimetleri israf etmeden, en verimli şekilde kullanmak demektir. İhtiyaç fazlası olanları da bir kenarda biriktirip, daha sonraki bir sıkıntı halinde kullanmak üzere saklamaktır. Zaten modern iktisat anlayışına göre, insan ihtiyacını gidermeye yarayan bütün mallar, “kıt mallar” olarak kabul edilir. (Aslında bu ifade de tartışmaya açıktır. Çünkü Cenâb-ı Hak dünyayı ve içindekileri yaratırken, her canlının ihtiyacını karşılayacak kadar rızık ve nimeti de yaratmıştır. O’nun hazinesinde “kıt mal” yoktur.) Onun için kullandığımız her malı iktisatlı bir şekilde kullanmak, ihtiyaç fazlası olanları da israf etmeden muhafaza etmek gerekir.
İnsan, bir bedel ödemek sûretiyle elde ettiği malları kullanırken daha dikkatli davranır ve daha fazla tasarruf etmeye gayret eder. Elektrik faturamıza daha az para ödemek için boş yere yanan lambaları hemen söndürürüz. Damlayan musluklarımızı hemen tamir eder, suyumuzun boş yere akmasını önleriz. Çünkü “Damlaya damlaya israf olur”. Bu israf da su faturamıza ilâve masraf olarak yansır.
Bedel ödemediğimiz halde bize bahşedilen çok değerli bir nimet daha var ki, tasarruf edilmesi gereken en değerli hazinemiz o olsa gerektir. Ömür dediğimiz bu sermaye ile, ebedî bir hayatın levâzımâtını tedarik ederiz. Sonsuz bir âlemde sonsuz ihtiyaçlarımız olacağından, ömür sermayesinin her ânı çok değerlidir. Bir saniyesinin bile boş yere akıp gitmesi bizim için büyük bir kayıptır. En büyük tasarrufu, ömür sermayesini sarf ederken yapmalıyız.
Çeşmemizde boşa akan bir damla su için tedbir alıp tamir cihetine gittiğimiz halde, ömür sermayemizin gaflet derelerinden akıp heba olmasına göz yumuyorsak, aklımızı sorgulamamız gerekmektedir. Bu nasıl akıl ki, bir damla su için gösterdiği duyarlılığı ömür dakikaları için göstermiyor? Ömür gibi ebedî saadeti kazanmaya vesile olacak bir hazineyi, “sudan ucuz” görerek kıymetini takdir etmiyor?
Tamam, ömrümüzden de tasarruf edelim ama, bunu nasıl yapacağız? Günlük yirmi dört saatlik ömrün, yirmi saatini yaşayıp, dört saatini tasarruf etmek istesek, bunu hangi kumbaraya atacağız? Elektriğin düğmesini kapatırız, suyumuzun musluğunu kısarız ama, ömrümüzün akışını nasıl engelleyeceğiz ki, tasarruf edebilelim?
Bu soruların cevabı hiç de zor değildir. Günlük hayatımızı şöyle bir gözden geçirsek, ne kadar lüzumsuz işlere ne kadar zaman sarf ettiğimizi bir düşünsek, ömürden tasarruf etmenin ne demek olduğunu çok iyi anlarız. Lüzumsuz kelâm konuşmaktan, lüzumsuz kelime yazmaya kadar her şeyde bir israf kaleminin bulunduğunu görürüz.
Birkaç kişi bir araya gelip sohbet ederken, ne dünyamıza, ne de ahiretimize bir faydası olmayan boş şeyler konuşarak sarf ettiğimiz zamanlar, televizyon karşısında, bilgisayar başında ve faydasız meraklarımızın peşinde harcadığımız dakikalar ve saatler, ömür sermayesinden gitmektedir. Bunları terk etmekle, ömürden tasarruf etmiş, fani sermayemizi bâkî bir servete çevirmiş oluruz.
09.11.2008
E-Posta:
[email protected]
|