Sahabeler, Peygamber Efendimizin (asm) sohbetinde bir an bile olsa, bulunma şerefine nâil olan güzide insanlar. Allah’a ve elçisine yakın olmayı hayatlarının hedefi bilen bu seçkin insanların hayatlarında ibret alınacak ne çok hakikatler var!
Hayalen on dört asır öncesine yolculuk yapıp onların tarih sayfalarına itina ile geçirilmiş hayatlarını okuyup da, “Ben olsaydım ne yapardım!” sorusunu kendimize yönelttiğimizde onların mertebesini bir nebzecik de olsa kavrayabiliyoruz. Kendi hususî dünyamıza ışık tutacak hakikatleri yakalayabiliyoruz.
Günümüz şartlarında bitip tükenmek bilmeyen, her gün bir yenisi çıkan problemler karşısında ruhu sıkılan insanın Sahabe hayatlarından alacak çok dersleri var!
Modern dünyanın insanı, hele de kadınları Asr-ı Saadet modelini hayat tarzı olarak benimsese, pek çok problemi ortadan kalkacak aslında! Çoğu zaman problemlerin aslında kendini geliştirmek için birer fırsat olduğunu kavrayacak! Hani ilâhideki “Derdim bana derman imiş” misâli gibi!
Kendi kimliğini tanımlama, eş ve annelik ile ilgili eğitim problemleri, aile içi şiddet, sosyal hayatta cinsiyet ayrımı, çalışma hayatının getirdiği problemler, ekonomik özgürlük, insan hakları…
Bunlar ve bunlara benzer bir dolu problemin ağırlığı altında ezilen günümüz kadınlarının, erkeklerinin Asr-ı Saadetteki o ruh-u aslîyi yeniden keşfetmesi kurtuluşu olacak…
Hz. Nesıbe (ra)
Hz. Nesibe’nin (ra) hayatını okurken bunları düşündüm. Ümmü Ümare olarak da tanınan bu kahraman Sahabe Hanım, Peygamber Efendimize Akabe’de biat edenler arasında. Yetmiş beş kişilik grub içinde Medineli iki hanımdan biri o. O biatta Medineliler kendilerini ve çocuklarını nasıl koruyorlarsa, aynen o şekilde Peygamberimizi de (asm) korumaya söz vermişler.
Hz. Nesibe (ra) hayatının son demlerine kadar verdiği bu söze sadık kalmış. Eşi ve çocuklarıyla pek çok muharebede Peygamberimize (asm) siper olmuş. Fedakârlıkları Peygamberimizin (asm) takdirini kazanmış. “Uhud Günü hangi yanıma dönsem Ümmü Umare o yanda çarpışıyordu” sözleri işte bu takdirin ifadesi…
Yalancı peygamber Müseyleme kendisini peygamber kabul etmeyen oğlunu işkence ile öldürdüğünde, ahirete iman Hz. Nesibe’ye merhem olmuş. Diğer oğluyla birlikte Müseyleme’ye karşı savaşan ordu içinde yer almış.
İkı cınsın eşıtlığı
Hz. Nesibe bir gün Peygamberimize (asm) gelerek “Her hükmün erkeklerden yana olduğunu görüyorum” der. Onun bu sözleri Ahzab Sûresinin 35. âyetinin inmesine vesile olur:
“Müslüman erkekler ve Müslüman kadınlar, mü’min erkekler ve mü’min kadınlar, Allah’ın emirlerine uymakta sebat gösteren erkekler ve kadınlar, sadakat sahibi erkekler ve kadınlar, sabreden erkekler ve kadınlar, Allah’tan korkan erkekler ve kadınlar, zekât ve sadakalarını veren erkekler ve kadınlar, oruç tutan erkekler ve kadınlar, namuslarını koruyan erkekler ve kadınlar, Allah’ı çok zikreden erkekler ve kadınlar için Allah, mağfiret ve büyük bir mükâfat hazırlamıştır.”
Evet, kadın ve erkek ibadette, kullukta Allah’a yakın olmakta eşittir. Gerisi lâf ü güzaftır…
09.11.2008
E-Posta:
[email protected]
|