"Gerçekten" haber verir 09 Kasım 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Kazım GÜLEÇYÜZ

Şevk, gayret, ciddiyet



Kur’ân ve Risale-i Nur hizmetindeki İlâhî inayetle ilgili olarak Yirmi Sekizinci Mektubun Yedinci Meselesinde, İkinci İşaret bölümündeki izahları da okumak gerekiyor.

Orada Üstad, sürgün edildiği Barla’da Risale-i Nur’un telifine başlarkenki durumunu “kalemsiz, yarım ümmî, diyar-ı gurbette kimsesiz, ihtilâttan (insanlarla bir araya gelmekten) men edilmiş” ifadeleriyle tasvir ettikten sonra diyor ki:

“Cenab-ı Hak kuvvetli, ciddî, samimî, gayyur (gayretli), fedakâr ve kalemleri birer elmas kılıç olan kardeşleri bana muavin (yardımcı) ihsan etti. Zayıf ve âciz omuzuma çok ağır gelen vazife-i Kur’âniyeyi o kuvvetli omuzlara bindirdi, kemal-i kereminden yükümü hafifleştirdi.”

“Ayrı ayrı meziyetleri ve kıymettar muhtelif hasiyetleri” ile “bir tevafukat-ı gaybiye nev’inden” “mübarek bir cemaat” teşkil eden bu muavinlerin özelliklerini de şöyle sıralıyor Üstad:

* Şevk ve sa’yü gayret ve ciddiyette birbirine benzer bir surette esrar-ı Kur’âniyeyi ve envar-ı imaniyeyi (Kur’ân’ın sırları ile imanın nurlarını) etrafa neşretmeleri ve her yere eriştirmeleri.

* Harflerin değiştiği ve İslâm harfleriyle yazılan eserleri basacak matbaanın kalmadığı bir zamanda, usanç verip şevki kıracak pek çok sebep varken tam bir şevk ve gayretle hizmete koşarak iman nurlarını insanlara ulaştırmaları.

İşte o son derece zor şartlarda bu durumu “doğrudan doğruya bir keramet-i Kur’âniye ve zahir bir inayet-i İlâhiye” olarak niteliyor Üstad.

Demek ki, bu İlâhî inayet tecellîsinin, hizmeti bütün zor şartlara rağmen olağanüstü parlak bir şekilde inkişaf ettiren tezahürlerindeki anahtar ve kilit kelimeler şevk, sa’yü gayret ve ciddiyet.

İlâhî bir yönlendirme, istihdam ve tavzifle vücuda getirilip, dört ana esasından biri “şevk-i mutlak” olarak ifade edilen bir hizmetin, şevk, çalışma, gayret ve ciddiyet prensipleri üzerinde yükselip neşvü nema bulması, gayet manidar.

Şevk, çalışma isteği ve gayreti ile vazifedeki ciddiyetin, hele caydırıcı ve zor şartlar altında İlâhî inayet mânâsıyla irtibatlı birer ihsan-ı İlâhî olması da meselenin bir başka önemli vechesi.

Bu ihsan, ikram ve nimete mazhar olmanın öncelikli şartı ise ihlâs. Yani, araya başka hiçbir şey katmadan, kendisinde birşeyler vehmetmeden, münhasıran Allah rızasına kilitlenip sadece Onun rızasını hedefleyerek hizmete koşmak.

Üstad, bir sonraki pasajda onu söylüyor:

“Velâyetin (evliyalığın) kerameti olduğu gibi, niyet-i halisanın (ihlâslı niyetin) dahi kerameti vardır. Samimiyetin dahi kerameti vardır. Bâhusus lillah için olan bir uhuvvet (kardeşlik) dairesindeki kardeşlerin içinde ciddî, samimî tesanüdün (dayanışmanın) çok kerametleri olabilir. Hattâ şöyle bir cemaatin şahs-ı manevîsi bir veliyy-i kâmil (tam bir evliya) hükmüne geçebilir, inayata mazhar olur.” (Mektubat, s. 360-1)

Onun için, böyle bir hizmetin mensubu olma mazhariyetine erişenlerin, her hal ve şart altında bu mânâları yaşayıp canlı tutma gayreti içinde olmaları ve zorlukları “Allah için teşkil ettikleri dayanışma” ile aşmaya çalışmaları gerekir.

Üstadın aynı bahisteki son sözleri de anlamlı:

“Bir kal’ayı fetheden bir bölüğün çavuşuna bütün şerefi ve bütün ganimeti vermek nasıl zulümdür, bir hatadır; aynen öyle de, şahs-ı manevînizin kuvvetiyle ve kalemlerinizle hâsıl olan fütuhattaki inayatı benim gibi bir biçareye veremezsiniz. Elbette, böyle mübarek bir cemaatte, tevafukat-ı gaybiyeden daha ziyade kuvvetli bir işaret-i gaybiye var ve ben görüyorum, fakat herkese ve umuma gösteremiyorum...”

Risale-i Nur’un birinci muhatapları ve saff-ı evvel talebeleri için ifade edilen bu mânâlardan hissedar olmanın bazı asgarî şartlarını, aynı ihlâsı yaşama; aynı şevk, sa’yü gayret ve ciddiyetle hizmete sahip çıkıp sarılma; aynı tesanüd ve kenetlenmeyi başarma gayreti içinde olmak şeklinde ifade etmek herhalde yanlış olmasa gerek.

Evet, bu noktalarda ne durumdayız?

09.11.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (14.11.2008) - AKP ve devrimler

  (13.11.2008) - AKP ve Atatürk

  (12.11.2008) - Alternatif arayışı ve DP

  (11.11.2008) - Fırat ve Erdoğan

  (09.11.2008) - Şevk, gayret, ciddiyet

  (08.11.2008) - Maskeler düşerken

  (07.11.2008) - Türkiye ve Obama

  (06.11.2008) - ‘Rüya gerçek oldu’

  (05.11.2008) - Terör ve vesayet

  (04.11.2008) - 2006’dan bugüne

 
Ufo ısıtıcılar, infrared ısıtıcı, kumtel ısıtıcılar.
GAZETE 1.SAYFA

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  H. Hüseyin KEMAL

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır