vrupa Birliği Komisyonu, 91 sayfalık “İlerleme Raporu”nu yayınladı. Rapor, tahmin edildiği gibi Türkiye’nin AB yolunun haritasını çıkartarak; bu güne kadar yapılması gereken ama yapılmayan işleri sıralamış.
AB’nin hemen her raporda dikkat çektiği konulardan biri de ‘ifade özgürlüğü’ konusudur. Son raporda da bu konuya dikkat çekilmiş ve “Türkiye’de ifade özgürlüğüne tam saygı gösterilmesi için çabalar geliştirilmeli ve güçlendirilmeli” denilmiş.
AB ile ilgili hemen her toplantıda dile getirilen başka bir konu da, hâlâ ihtilâl anayasası ile yönetiliyor olmamız. Sivil, demokrat ve özgürlükleri öne alan bir anayasa yapılması gerektiği uzun süreden beri tartışılıyor, ama bu tartışmalar bir neticeye varmış değil. Daha doğrusu büyük ekseriyet, mevcut ihtilâl anayasasının değişmesi noktasında ittifak halinde. Ancak sayıca az da olsa ‘etkili çevre’ler bir şekilde bu çalışmaları engelliyor.
Raporda, devam eden başörtüsü yasağına da vurgu yapılmış. Aynı raporda, ana muhalefet partisi CHP’nin AB ‘aleyhindeki’ tutumu da ‘not’ edilmiş. Yargının tarafsızlığı, işkence, dinî özgürlükler konusunda yaşanan sıkıntılar, medya özgürlüğü ve yolsuzlukla mücadele konularından da bahis var. Raporun tamamı dikkate alındığında; AB yolundaki ilerlemenin ‘durmaya yakın bir yavaşlama’ ile devam ettiği ifade edilebilir.
Dışişleri Bakanı Ali Babacan da raporu dengeli bulduklarını ifade etmiş. (Star, 6 Kasım 2008) Babacan, yaptığı başka bir açıklama ile de Anayasa değişmeden reformların yapılamayacağını belirtmiş. (AA, 6 Kasım 2008) Tesbit olarak çok doğru. Fakat anayasa durup dururken değişmeyeceğine göre, bu konuda adım atması gereken hükûmet cenahının sadece ‘tesbit’lerde bulunması yetmiyor.
Vatandaş olarak sormak hakkımız: Reformların yapılması için mevcut ihtilâl anayasası değişmeliyse, bunu kim yapacak? Anayasayı değiştirmek milletvekillerinin ve dolayısı ile hükûmetin ise niçin bu görev yerine getirilmiyor? “Anayasayı değiştiremedik, o halde reformlar da ertelensin” demek; “tek başına iş başına” gelen hükümete yakışır mı?
Bundan önceki raporlar uyandırmadıysa bile, açıklanan son “AB İlerleme Raporu” Türkiye’yi uyandırmalıdır. Sebepler tahtında sıkıntılardan çıkışın şimdilik başka bir yolu görülmüyor. Madem ekseriyetin de tasdikiyle bir an önce mevcut anayasanın değişmesi gerekiyor, o halde bu işe bir ucundan başlanmalı. Mümkün olduğu kadar geniş bir mutabakat ile; sözde değil özde bir sivil anayasa hazırlanmalı, devamında da mutlak surette diğer reformlar bu çalışmayı takip etmelidir.
Milletimiz, ‘çok güzel tesbitler’i dile getirmekle işlerin hallolmadığını görüyor. Bir söze karşılık, on icraat yapılması gereken günlerdeyiz. Marifet, kırık notlarla dolu bu karneyi, ‘pekiyi’lerle dolu karneye çevirebilmekte.
07.11.2008
E-Posta:
[email protected]
|