"Gerçekten" haber verir 14 Kasım 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Cevher İLHAN

‘Vekilini kendin seç’ kampanyası…



Yarınki Demokrat Parti Kongresine, önseçimi esas alan ve kayıtlı parti üyelerinin ve seçmenin tercih ve talebini önceleyen bir “tüzük taslağı” sunulacak.

Yarınki Demokrat Parti Kongresine, önseçimi esas alan ve kayıtlı parti üyelerinin ve seçmenin tercih ve talebini önceleyen bir “tüzük taslağı” sunulacak.

Ne var ki bu “tüzük çalışması” da mevcut yasaların çerçevesinde kalmakta. Bundandır ki seçmenin tercihini tam olarak ortaya çıkaran, Avrupa Birliği ilerleme raporlarında sık sık dikkat çekilen ve “AB müktesebatının üstlenmesine ilişkin Türkiye Ulusal Programı”nın başında yer alan siyasetin demokratikleşmesi için, evvelâ Siyasî Partiler ve Seçim Kanununun düzeltilmesi gerekiyor.

Gerçek şu ki yasal altyapısı ve hukukî temeli olmadan partilerin yapacağı tüzük tâdilatları yetersiz kalıyor. Çünkü ne kadar iyi hazırlanırsa hazırlansın, yapılacak tüzüklerin meriyetteki Siyasî Partiler ve Seçim Kanunu sınırları içinde kalması zorunlu oluyor.

Bu açıdan Türkiye’nin terörden yolsuzluklara, ekonomik krizden siyasî polemiklerle iç ve dış tartışmalara odaklandığı bir süreçte Şanlıurfa’da başlatılan “Vekilini kendin seç” kampanyası, Anadolu’nun bir köşesinde yakılan anlamlı bir demokrasi meşâlesi…

Demokrat Parti Şanlıurfa İl Başkanı Mahmut Cevheri, ülkenin sorunlarının çözülebilmesinin ilk şartının “demokrasiyi yaşatmak” olduğunu söylüyor. “Demokrasiyi yakaladığımız zaman ülkenin sorunları tek tek çözülür” ümidini dile getiriyor. Bunun için sağlam bir demokrasi adına yakılan demokrasi meşâlesinin bütün yurtta yayılmasına çalışıyor. Bu kampanyanın ülke kamuoyunun gündemine gelmesini istiyor.

İlde çeşitli siyasî partilerin ve sivil toplum kuruluşlarının katıldığı bir komite kuran ve “vekilimi ben seçmek istiyorum” isimli bir internet sitesi açan Mahmut Cevheri, halkın kendi vekilini seçmesini, demokrasiye doğrudan sahip çıkma hadisesi olarak târif ediyor. Ankara’daki siyasetin bunu önemsemelerini istiyor. Bunun Türkiye’nin demokrasi mücadelesi olduğuna inanıyor ve demokrasinin gereğine inananların konuya ilgisini bekliyor.

Cevheri, terörün, bölücülüğün önlenmesinin, devasa sorunların halledilmesinin gerçek bir demokratik vasatta “toplumsal ortak akıl”la “ortak payda”da buluşulmasına bağlı olduğunu anlatıyor. Hak ve hukukun ancak bu demokrasi zemininde elde edilebileceğini nazara veriyor.

“SORUN, SİSTEMİN ÂRIZASINDAN…”

DP İl Başkanına göre, Siyasî Partiler Kanunu ve tercih sisteminin getirilmesiyle halkın kendi vekilini seçmesi, Türkiye’nin bugün ihtiyaç duyduğu en temel yasalardan ve demokrasinin olmazsa olmazlarından… İnsanın farkının düşüncesi ve irâdesi olması hasebiyle kendi “vekilini” seçmenin en mâsum hakkı olduğunu açıklayan Cevheri, “Kendi irâdesini istediği gibi sandığa yansıtmayan, kendi istediğini seçemeyen seçmen bir bakıma özgür değildir. Önüne konulanı seçmek durumunda kalmak, başkalarının belirlediği seçeneklerle karşı karşıya bırakılmak, özgürlük değildir” nitelemesini yapıyor.

Mahmut Cevheri’ye göre, “Bugünkü sistem, millet irâdesine, fikir özgürlüğüne, vatandaşın reyine önem vermiyor. İnsanın düşüncesine ehemmiyet vermiyor. “Birilerinin çaldığı, çırptığı elbette fevkalâde vahimdir. Ancak o “birileri” de buradan türüyor; millete rağmen, milletin tensibi ve denetimi olmadan seçiliyor ve iş yapıyor. Zira millet seçmiyor, bir bakıma millete re’sen seçtiriliyor…”

“Asıl mesele halkın nasıl idâre edildiğidir; sistemdir. Halk nasıl idâre edilmek isteniyorsa öyle idâre edilmesidir” diyen Cevheri, “Bunun için bence en öncelikli yasa, milletin kendi vekilini kendisinin seçmesi yasasıdır. Ankara’dakiler bu yasayı çıkarsınlar, halk kendi irâdesiyle vekilini seçsin; ülke o zaman kavgadan, kargaşadan kurtulur” öngörüsünde bulunuyor.

“MİLLET İRÂDESİNİN

KIRILMADAN MECLİS’E YANSIMASI…”

Ülkenin gidişâtına yön verenlerin milletin taleplerini ve irâdesini görmezlikten gelmelerinin demokrasilerde olmadığı hükmünden hareketle, millet irâdesinin saptırılmaması için “Siyasî Partiler Kanunu” ve “Seçim Kanunu”nun evvelemirde çıkarılması gerektiğine vurgu yapan DP’li Mahmut Cevheri, bu hususu şöyle izâh ediyor:

“Milletin irâdesinin birebir Meclise ve yönetime yansıması, demokrasi ve özgürlükleri sağlamlaştırır. Halkın kendi vekilini tercihiyle seçmesi, etnik ve dinî tahrikleri de boşa çıkarır. Olumsuzlukları giderir. Aksi halde, sistem kıskançlık ve çatışma üretir; idare edenlerle edilenler, devletle millet, iktidarla muhalefet, milletin bir bölümü ile geri kalanı arasında kıskançlık ve sürtüşme başlar. Kardeşi kardeşe küstürür, kırdırır…” Cevheri’ye göre, kendi vekilini seçen, irâdesini sandığa ve yönetime istediği biçimde yansıtan halk memnun olur, rahatlar; bedbinliğe kapılmaz. Sistemden de çatışma çıkmaz; çünkü seçtiğinin yerine talip olan mevcudundan daha çok çalışmak zorundadır…” Demokratik yöntem tarzı ve demokratik eğitimin insanın fıtratındaki doğruyu arama duygusunu daha açık bir biçimde ortaya çıkaracağını kaydeden Cevheri, bu konuda da şunları söylüyor: “Bu ülke insanına, kendini ifâde edebilecek imkânları vermek gerekir. Aksi halde toplum, sistemin peşpeşe suç ve ceza üretimi kıskacından kurtulamaz. Zira demokrasiden mahrum sistem, kavgayı, nizayı, iftirayı üretiyor. Yargıtay Başkanının ‘Bir milyon birikmiş dosya var’ sözü bunun belgesi…

“SAĞLAM DEMOKRASİ,

TAHRİK VE İNFİÂLİ ÖNLER”

Milletin hakkını millete verirken, kömür torbası dağıtırken ya da falan köye içme suyu götürürken kimsenin millete el etek öptürmeye hakkı olmadığını kaydeden Cevheri, “Milleti devlet kapısında rica-minnet ettirmekle demokrasi olmaz, bu mârifet değildir. Bu zaten devletin vazifesidir, vatandaşın hakkıdır; bunu oy karşılığı satmak demokrasiyi, millet irâdesini yaralamaktır” tesbitini yapıyor…

Hükûmetlerin görevinin kişi başına millî geliri arttırmak ve bunu âdil bir biçimde dağıtmak, milleti kimseye muhtaç etmemek olduğunu anlatan Cevheri, “Vatandaşa yapılacak en büyük yardım, özgürlüğünü vermektir. Boyun eğdiriyorsan, bu demokrasi değil. Millete hizmet değil, kötülüktür” diyor.

“İnsanların en hayırlısı insanlara hizmet etmek ve faydalı olmaktır” mânevî buyruğunu hatırlatan Cevheri, “vatandaşa en büyük yardımın irâdesini serbestçe kullanmasına ve bu talebinin engellenmeden tecellisine zemin hazırlamanın ehemmiyeti”ni dile getiriyor; “vekilini kendin seç” kampanyasının bu demokratik anlamı taşıdığını bildiriyor.

Son yıllarda ülkenin dört bir yanında yaşanan sosyal fâcialara ve etnik ayırım üzerindeki tahriklere dikkat çekiyor. “Oysa milletin irâdesine değer verildiğinde sevgi-saygı daha da çoğalarak paylaşılır. Samimiyet ziyâdeleşir, barış ve huzur olur. Yoksa birilerinin tepeden seçilmesi ve seçtirilmesiyle millet devlete de, ülkenin geleceğine de kayıtsız kalır; kendini üvey evlât gibi görür” uyarısını yapıyor.

Cevheri’nin görüşüyle, “sistem ve işleyiş doğru olmadığı için imâlat da doğru çıkmamaktadır. Kötü alışkanlıkların, sosyal hayattaki psikopat hallerin ya da cemiyetteki cinâyetlerin, yaygınlaşan nefret ve öfkenin sebebi de budur. Çeşitli farklılıklar üzerine alevlendirilen toplumdaki şiddet, kavga, kırılma ve infiâlin vatandaşın önemsenmemekle kendini önemsiz gibi görmesinden kaynaklanmaktadır…”

Bunun içindir ki “Öncelik doğru bir seçimle milletin kendi vekilini seçmesidir. Gerisi sonradan gelir. Zira hak ve adaletin tecellisi de buna bağlıdır. Önce milletin kendi seçtiği bir Meclis’in teşkili ve millet irâdesinin hakkıyla tecellisi lâzımdır” değerlendirmesinde bulunuyor.

Demokrasideki bu zâfiyetin Türkiye’nin önünü kestiğine ve ihtilâllerle müdahâleye müheyya duruma düşürdüğüne dikkati çeken Cevheri, “Halkın vekilini kendisinin seçmesi Türkiye’yi güçlü bir demokratik yapıya kavuşturur. Vatandaşa vatanına sahip olma şuurunu verir. Ükesine, demokrasiye zarar verilmesine izin vermez. Halkı temsil edenler, milletle aynı zihniyeti paylaştıklarından zaten sorunlar da kolayca çözülür” tahlilini yapıyor.

SİSTEMİN DÜZELMESİ İÇİN

SİYASETİN DEMOKRATİKLEŞMESİ…

Vatandaşın oy verecek partisini seçtiği gibi vekilini de bizzat belirlemesinin en insanî hakkı ve özgürlüğü olduğunu vurgulayan Cevheri, “Özgürlük insanın en tabiî hakkıdır. Hangi siyasî düşüncede olursa olsun, bir vekilin bir başkan tarafından seçilmesi, yalnız onun tâlimatını alması demektir. Bu durumda vekil, milletin değil, kendini seçenin gözünün içine bakar ve bir tek onu memnun etmeye odaklanır. Eğer vekili millet seçmişse milleti, seçmeni dinler” gerçeğini açık bir biçimde ortaya koyuyor.

İnsana bahşedilen akıl ve irâdenin, kendini, çoluk çocuğunu, çevresini idâre etmesi için olduğunu, bunun gereğini yapmadığı zaman kavga, kargaşa ve kaos çıkacağını anlatan Cevheri, Türkiye’de problemin insandan değil sistemden kaynaklandığının üzerinde önemle duruyor:

“Elbette herkesin kendine göre bir “tarafı” vardır; birinin “ak” dediğine, diğeri “kara” diyebilir. Ancak meseleyi bundan aşıp “taraflılık”la izâha kalkışmak, büyük bir yanlışlıktır. Bir yandan milletin temsilcisi olduğunu belirtip diğer yandan milletin önüne istemediğini seçmeye zorlamak, milletle dalga geçmektir.

“İnsanımızda problem yok. İnsanı neye mecbur ederseniz öyle yetişir. Bu sistemle, aktörlerin değişmesi, yine millete rağmen “diğer taraf”ın, başkalarının seçilmesi de meseleyi halletmez. Halkın kendi irâdesiyle istediğini seçmesinin dışında çözüm yoktur…

“Önce ‘liderler’ türetiliyor; ardından ‘lider yok’ deniliyor; ne yazık ki bu tâbir bile demokrasi kültüründen mahrumiyeti ortaya koyuyor. İnsanların kendi kendilerini idâre edemeyişleri gibi korkular ve vehimler üretiliyor, insanlar ürkütülüyor…”

Sistemin düzelmesi için siyasetin demokratikleşmesinin en başta gelen şart olduğunu ifâde eden Mahmut Cevheri, bu konuda şunları sıralıyor:

“Evvelâ insanımıza değer vermemiz, kendini ifâde etmesine fırsat tanımamız lâzım. Trenin rayına oturması için, siyasî partiler ve seçim sisteminin halkın kendi irâdesini tecellisine ve kendi vekilini seçmesine imkân tanıyacak şekilde düzeltilmesi gerekir. Hareket eden tren, tünelin ucundaki ışığa akar. Asıl mesele, demokrasinin temel unsuru olan halkın irâdesinin doğru ve eksiksiz tecellisidir. Bu olmayınca hiçbir şey olmaz ve düzelmez…”

“KAMPANYAYA DESTEK” ÇAĞRISI…

“Kendi vekilini seç” kampanyasını Şanlıurfa’dan başlatan DP İl Başkanı Mahmut Cevheri’ye göre, zaman zaman darbelerle, ara rejimlerle, saptırmalarla dayatılan “toplum mühendisliği”nin önüne set çekecek de milletin doğrudan vekilini seçmesidir. Taşranın, Anadolu’nun söz sahibi olmasıdır. Milleti millet yapan budur. Millete ışık tutan siyasetin mânâsı da budur… Bu maksatla siyasal sistemin ıslâhına buradan başlanmalıdır. Aksi halde sâdece “bana oy verin” söylemi üzerine kurulmuş bir siyaset yanlıştır ve akıbeti yoktur.

Neticede, sağlam bir demokrasi için halkın kendi vekilini seçmesi ve irâdesini hiçbir kısıtlamaya uğramadan sandığa yansıtması esastır. Aksi halde sistem sürekli çekişme, kavga ve fesad üretir. Bürokrasi empoze peşinde koşar; bürokrasi kademelerinde sıra bekleyenler, kendi yerine geçen ya da geçme potansiyeli taşıyanlarla didişir, onları karalamaya uğraşır. Siyaset ayak oyunları ve kısır kavgalar içinde boğulur, asıl amacını kaybeder…

Sohbetimizin sonunda Mahmut Cevheri, Anadolu’nun bağrından yaktıkları “demokrasi meşâlesi”nin Demokrat Parti’nin misyonu olduğunu ve bunun topyekûn siyasete ve kamuoyuna mal olması için çabalayacaklarını belirtiyor. Ve bütün siyasî partileri, sivil toplum kuruluşlarını, üniversiteleri, araştırma merkezlerini, medyayı, herkesi demokrasi nezâketi içinde bu kampanyaya desteğe çağırıyor…

14.11.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (13.11.2008) - “Azınlık” ve “ayrımcılık” çarpıtması…

  (11.11.2008) - AB İlerleme Raporundaki kırıklar (2)

  (10.11.2008) - AB İlerleme Raporundaki kırıklar (1)

  (08.11.2008) - Ankara, AB’yi şaşırtıyor…

  (07.11.2008) - AB raporu ve çarpıtmalar…

  (06.11.2008) - Tehlikeli bir taktik…

  (04.11.2008) - “Film” ve devrimler… (2)

  (03.11.2008) - “Film” ve devrimler… (1)

  (01.11.2008) - Ankara çuvallıyor…

  (31.10.2008) - ABD rotasındaki dış politika!

 
Ufo ısıtıcılar, infrared ısıtıcı, kumtel ısıtıcılar.
GAZETE 1.SAYFA

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  H. Hüseyin KEMAL

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır