Kurban Bayramı’na bir kaç gün kala İslâm âlemi ağız tadıyla bir bayram yaşayabilecek mi diye düşüncelere dalıyoruz. Bayram öncesi yine “İslâm adına, ama gerçekte İslâmı karalamaya matuf” bir terör saldırısıyla sarsıldık. Bunun yanı sıra uzun zamandır kanayan bir yara olan Gazze’den ise acı çığlıklar yükselmeye devam ediyor. Ancak bu sefer Gazzelilerin feryadı, fersah fersah uzaklardan da olsa yürekleri yaralayacak seviyeye ulaşmış durumda. Geçtiğimiz günlerde medya organlarında sıkça Gazze’deki insanî durumun artık tahammül edilemez seviyelere geldiğine dair haberler okuduk. Kurban Bayramı öncesi bu durumda ne yazık ki hali hazırda bir değişiklik söz konusu değil. Her ne kadar İslâm ülkelerinden ve özellikle Türkiye’mizden de bölgeye insanî yardımlar gönderilse de bu yardımlar henüz bölgedeki açığı kapatacak seviyede değil.
İşin daha vahim yönü ise Gazze’deki dramın baş aktörü İsrail devletinin ise eşi görülmemiş bir şekilde ablukaya devam ettiği ve insanî yardımları bile Gazze’ye sokmadığı gerçeğidir. Evet dünyanın gözü önünde Gazzeliler açlığa ve sefalete mahkûm ediliyor ve silâhların gölgesinde aç bi ilâç yaşamak durumunda bırakılıyorlar. Son olarak, Libya’dan demir alan ve Gazze’ye 3 bin tonluk yardım getiren bir geminin, Gazze açıklarında rotasını değiştirerek Mısır’a yönelmek durumunda kaldığını öğrendik. Zira İsrail yönetimi muhasara altına almış olduğu Gazze’nin kıyılarına kendi gemilerinden başka gemiler gelmesine razı olmuyor. Bazı analistler, İsrail’in bu insanlık dışı tutumunu son sıralarda İslâm dünyasında özellikle de Arap dünyasında Gazze’deki drama karşı oluşan hassasiyetten “hoşnutsuzluğuna” bağlıyorlar. Evet, İsrail yönetimi Müslümanların Gazze’ye ilgi göstermesinden ve insanî yardım amacıyla dahi olsa gemilerle buraya yanaşılmasından rahatsızlık duyuyor. Libya gemisi bir Arap ülkesinden Gazze’ye doğru hareket eden ve yardım taşıyan ilk gemi olması bakımından büyük önem taşıyor. Aynı şekilde Katar ve Yemen’den yardım kuruluşları da ilerleyen günlerde Gazze’ye göndermek üzere daha fazla yardım gemisi hazırladıklarını duyurdular.
Yani İsrail’in endişeleri boşuna değil. Müslüman ve Arap ülkelerinde zulme karşı bir uyanış söz konusu... Nitekim 2 Aralık günü Lübnan’ın başşehri Beyrut’ta çok sayıda öğrenci, Gazze Şeridi’nde ablukaya maruz kalan Filistinlilere destek gösterisi düzenledi. 2 bin dolayında öğrenci, Filistinlilere destek için BM merkezine yürüdü. BM merkezinin önünde yarım saat kadar gösteri yapan öğrenciler, İsrail karşıtı şarkılar söyledikten sonra barışçı bir şekilde dağıldı. İşte bu ve bunun gibi hareketlilikler İsrail yönetimini Gazze konusunda saldırgan bir duruşa zorluyor gibi görünüyor.
Bunun yanı sıra İsrail hükümeti Gazze’de son bir, bir buçuk aydır yabancı basına da yasak uyguluyor. Kesinlikle hiçbir yabancı basın mensubunun Gazze Şeridi’ne geçişlerine izin verilmiyor. “İsrail’de Demokrasinin Korunması Merkezi” de İsrail’in yabancı basın mensuplarına Gazze’yi kapatmasına tepki göstermişti. Merkez, Savunma Bakanlığının mevcut uygulamasının güvenlik dışında “başka gerekçeleri” olacağını düşündüklerini dile getirirken, yasakla ilgili mantıklı bir açıklama alamadıklarını belirtti. Merkez, yasağın bir an önce kaldırılmasını da istedi. Aslında İsrail yönetiminin neden böyle bir yasak uyguladığı aşikârdır. Zira burada amaç dünyanın Gazze’deki içler acısı durumu duymaması ve bilmemesidir. Ancak ne yaparlarsa yapsınlar Gazze’deki durum dünyanın gündeminde ve gözlerinin önündedir. Son olarak Human Rights Watch adlı İnsan Hakları İzleme kuruluşu Gazze’de İsrail’in uyguladığı ablukayı “bir savaş suçu” olarak niteledi. Böylesi bir zulüm uzun süre gizli kalamazdı zaten.
İsrail’in Gazze politikasından son bir örnek daha verelim. Geçtiğimiz gün Knesset’in uçuk milletvekillerinden, Likud üyesi Gilad Erdan, roket saldırılarına karşı, Gazze ile sınıra Filistinli tutukluların yerleştirilmesini önerdi. Likudlu milletvekili, “böyle bir hareketin Filistinli teröristleri, İsrail’in güneyine roket saldırıları düzenlemekten caydıracağını” savundu. Yani Filistinlileri birer canlı kalkan olarak kullanma teklifinde bulundu. İsrail parlamentosunda Hitler’i dahi utandıracak bu türden şeyler konuşulurken İsrail hükümeti, Filistinli 250 tutuklunun Kurban Bayramı öncesi serbest bırakılmasına da onay verdi. İsrail’in elinde binlerce Filistinli tutuklunun bulunduğu biliniyor. İşte Kurban Bayramı evvelinde Filistin’deki durum genel olarak bu şekilde. Neticede Gazze’deki zulme mukabil bir uyanışın emarelerinin görünmesi de umut veriyor. Dileyelim ki Bayram Gazzeliler için de Bayram olsun ve kimsecikler zulme kurban olmasın.
06.12.2008
E-Posta:
[email protected]
|