Yüksek Askeri Şûrâ toplantısında, Türk Silâhlı Kuvvetlerinin (TSK) temel yapısını ve disiplinini bozacak şekilde; “uyuşturucu alışkanlığı ve ahlâk dışı ilişkileri” bulunan 19, “irticâî tutum ve davranışları” tesbit edilen 5 olmak üzere toplam 24 personelin TSK’dan ayrılmasına karar verilmiş.
Hiç şüphesiz ki, askerlik gibi mukaddesâtın da bekçisi müesseselerde disipline aykırı hareketler cezalandırılmalı. Hele, “uyuşturucu alışkanlığı ve ahlâk dışı ilişkilere” girenler atılmalı.
Bu ve benzeri hareketlerden dolayı ordudan ihracı anlarız.
Aklımız, kalbimiz “Tamam!” der.
Vicdanlarımız da tasdik eder.
Yalnız, “irticâî faaliyetten beş kişinin” atılmasını ne aklımız, ne havsalamız alır, ne vicdanımız tasdik eder.
Nedir irticâî faaliyet?
YAŞ mutlaka açıklamalı.
Ve kamuoyunu tatmin etmelidir. Kanayan vicdanları teskin etmeli…
Sahi nedir irticâî faaliyet?
Namaz kılmak mı?
Oruç tutmak mı?
Hanımının başörtülü olması mı?
Sohbetlere iştirak etmek mi?
Bunlardan daha tabiî ne olabilir?
Bu beş asker, disiplinsizlik veya yüz kızartıcı bir harekette bulunmamışlar.
Askerî bilgi ve beceri yönünden de yetersiz bulunmamışlar.
Daha önce “irticaî faaliyetlerden” atılanlar, askerlik san'atında birinci, pekçok ödül almışlardı.
Peki, nedir irticaî faaliyet?
Eğer namaz niyaz ise, Cumhurbaşkanı ve Başbakan da namaz kılıyor…
Eğer askerlerin hanımları başörtülü ve eğlencelere, danslara katılmıyorlarsa, keza Başbakan ve Cumhurbaşkanının hanımları da örtülü…
Benim ağırıma giden, irticacı olmakla suçlanan Cumhurbaşkanı ve Başbakanın, YAŞ’ın “irticai faaliyetlerden” dolayı attığı beş askerin kararının altına nasıl imza attığıdır…
Şimdi Başbakan ve Cumhurbaşkanı “İrticaî faaliyet nedir?” konusunda kamuoyunu aydınlatmak zorunda… İşte iktidar ellerinde…
M. Kemal’i örnek alıp içkili Çankaya sofrasında yazarları toplayıp sohbet etmenin yanında, ilim ve fikir adamlarını toplayıp 85 senedir ülkeyi meşgul eden, nice canları yakan “irticâî faaliyetin” ne olduğunu aydınlatmaları gerekmez mi?
Orduyu da vergilerimle beslediğime göre, bunu öğrenmek benim hakkım…
Buyur en yüksek makamlardaki etkili ve yet-kililer, söz sizde!
Ve bilesiniz, kamuoyunu en çok üzen şey, “dindarlık” ile, “uyuşturucu ve ahlâkdışı olayların” eş tutulması. Bu ne anlayış, bu ne adalet!
Bir iktidar uğruna ya Rabbi ne haksızlıklar, ne hukuksuzluklar, ne yolsuzluklar dönüyor!
05.12.2008
E-Posta:
[email protected] [email protected]
|