Kur’ân’ın ilk, orijinal ve en muhteşem tefsiri hadîs, Sünnet-i Seniyye’dir. Bu iki temel kaynakta İslâmı anlatma, hizmet ve tebliğ meşrebi, mesleği; nezahet, nezaket, şefkat, merhamet, zorlaştırmadan ve kolaylaştırma çerçevesindedir.
Gayet tabiî ki, bu metodun birinci prensibi, yaşanarak pratik hayata geçirilmesidir. Kur’ânî ve Muhammedî (asm) metotta Müslüman, insanlara bu çerçevede yaklaşarak gerçekleri ulaştırmalı.
Biraz tebessüm:
Afyon müptelâsı birisi vaizliğe soyunmuş. Kürsüye çıkıp halka nasihat edermiş. Zaman zaman da, bir münâsebetini düşürüp, “afyon otunun zararlarından” bahsederek:
“Bu öyle bir afyondur ki, içine bin madde karışmıştır. Düşünce bahçesini soldurup kurutur. Akıl sermayesini beyhude düşüncelerle çürütür. Şeriatta alım-satımı ve yenmesi haramdır. Her kim onun kullanılmasında bir sakınca yoktur derse, küfre girer!”
Fakat, ne zaman yalnız kalsa, o da bu müskir ottan otlarmış! Yine bir gün koynunda bir kâğıt arasına birazını sarıp-sarmalamış. Elini sallayarak konuşunca, sakladığı afyon yerinden sıçrayıp dinleyenlerin önüne düşmüş. Halk:
“Nedir şu!” deyip üzerine üşüşmüş. İki yüzlü vaiz:
“İşte bahsettiğim şey o mel’undu! Önünüze vardı! İşte ben attım, siz de atınız!”
Nâzik ve yumuşak muamele:
Hakikati anlatırken, en katı insanlara bile mutlaka yumuşak bir üslûpla yaklaşmak gerektiği, Kur’ân’ın tebliğ ve irşadının ana umdelerindendir:
“Firavun’a gidin. Çünkü o, iyiden iyiye azdı. Ona yumuşak söz söyleyin. Belki o, aklını başına alır veya korkar”, 1 “Mü’min kullarıma şunu söyle ki, inkârcılara karşı en güzel sözü söylesinler; hiddet göstermeksizin delilleri en güzel bir şekilde ortaya koysunlar. Çünkü şeytan aralarına nifak sokar...” 2
Kur’ân’da, rablık iddiâsında bulunan Firavun’a karşı bile “kavl-i leyyin”, yani gayet nâzik ve yumuşak üslûp kullanılması istenmesi, diğer insanlara nasıl davranmamız gerektiğinin ipuçlarını da veriyor.
Tebliğ ve irşadda, dâima kolaylık yolunun benimsenmesi:
Bu metot pek çok âyette belirtilir.
“Allah sizin için kolaylık ister, güçlük istemez.” 3 “Allah kimsenin gücünün üstünde bir şey teklif etmez.” 4
Beliğ-i Zîşan Efendimiz de (asm), bunu fiilen gösterirken, “Kolaylaştırın, zorlaştırmayın; müjdeleyin, nefret ettirmeyin” 5 hadisiyle takviye eder.
Tehdit ve cebir yolunu değil, iknâ metodunu kullanmak:
Kur’ân, 780’i aşkın âyetiyle, mütemadiyen “aklı, ilmi, araştırmayı, tahkiki, incelemeyi, tefekkürü” dikkatlere sunarken, “İnsanları Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütlerle çağır...” 6 diye ferman eder. Dikkat edilirse, “hikmet ve güzellikle öğüt, güzelce mücadele” bir tavsiye değil, bir “emir”dir.
Dipnotlar: 1- Tâhâ: 42-43. 2- İsra: 53. 3- Bakara: 185. 4- Bakara: 286. 5- Buhârî, İlim: 12, Müslim, Eşribe: 70. 6- Nahl: 125.
24.11.2008
E-Posta:
[email protected] [email protected]
|