Evet, insan su gibi olmalı, hem kendisine, hem çevresine hayat vermeli. Su kadar özel, su kadar güzel ve su gibi aziz olmalı. Girdiği ortama hareket ve bereket getirmeli. Düştüğü yerdeki yürek yangınlarını söndürmeli. İster bir çeşmeden aksın, ister bir dereden çağlasın, kaynağından çıktığı gibi temiz ve berrak olmalı. Kalpten kalbe, gönülden gönüle çağlayıp akarken, kalplerin pasını, gönüllerin pusunu silmeli. İnsan, kendini bilmeli.
Cam icat edilmeden önce, insanlar su birikintilerine bakarak kendilerini görürlermiş. Yani suyu bir ayna olarak kullanırlarmış. İnsan da insanın aynasıdır. Kalpler su gibi temiz, gönüller su gibi berrak olursa, düzgün bir ayna olur, karşısındakini olduğu gibi yansıtır. Kirli suların doğruyu göstermesi mümkün değildir. İnsanın fıtratı, kaynağından yeni çıkmış su gibi temizdir. Yaşadıkça ve yaşlandıkça, hayatın kirli atıkları insanın fıtratını bulandırır. Kalbinde iman gibi bir arıtma tesisi yoksa, hem kendini, hem çevresini zehirler.
İnsan su gibi olmalı. Konuştuğu zaman yürekleri serinletmeli, akılları harekete geçirmeli. Boş söz değil, hoş söz konuşmalı. Dinleyenlerin gözleri parlamalı, yüzleri gülmeli. Suların toprağı beslediği gibi, insan da akıl tarlalarına rahmet olmalı. İnsanın olduğu yerde ilmin, tekniğin, doğru ve güzel düşüncenin fidanları filizlenmeli.
İnsan su gibi olmalı, rahmet bulutlarındaki damlalar gibi tek tek düşmeli. Sakin, sabırlı ve sükûnet içinde yağmalı. Rahmet olmalı, âfet olmamalı. Öldüğü zaman rahmetle anılmalı, lânetle değil.
İnsan su gibi olmalı fakat, azgın bir sel olup etrafını yıkmak yerine, sakin bir dere olup, şırıl şırıl akmalı. Irmaklara karışıp ummanlara kavuşmak yerine, bardaklara dolup damarlarda dolaşmalı.
İnsan akarsu gibi olmalı. Atalarımız “Akarsu kir tutmaz” demişler. Bir çukurda birikip bekleyen suların zamanla kirlendiğini ve etrafa pis kokular yaydığını hepimiz biliriz. Öyleyse, hayatın gayesi yönünde şırıl şırıl akmalı ki, pırıl pırıl temiz kalmalı. Dipdiri ve dupduru olmalı.
İnsan su gibi olmalı. Yeri geldiğinde kabına sığmamalı. Bir avuç suyun demir gülleyi parçaladığı gibi, fıtratının gereğini yerine getirmek için dar kalıpları kırmalı, hürriyet vadilerinde serbestçe akabilmeli. İstibdadın çelik zincirlerini koparıp, imanın müşfik sinesine teslim olmalı.
İnsan bir damla olmalı fakat, ummanları içine alabilmeli. Cemil-i Zülcelâl’in cilvelerine ayna olabilmeli.
Evet, insan su gibi olmalı, girdiği gönüllerde güller açtırmalı.
Güller açılsın
Gönül kapısını açık tutalım,
Perde aralansın, tüller açılsın.
Kalpleri sevgiyle aydınlatalım,
Barikatlar kalksın, yollar açılsın.
Erenlerin meclisine girmeli,
Yunus’un izine yüzler sürmeli,
Hak’tan aldığını halka vermeli,
Mevlâna misâli, eller açılsın.
Sevgisiz yürekler kuru çöl olur,
Sevgi kalbe damladıkça göl olur,
Gönüllerde gonca olur, gül olur,
Muhabbetle saran kollar açılsın.
İstiyorsan gönüllerde kalmayı,
Gönül meslek eyle gönül almayı,
Bırak saraylarda mermer olmayı,
Toprak ol, bağrında güller açılsın.
16.11.2008
E-Posta:
[email protected]
|