Hastalıklara tedbir babında söylenen bir söz var: Hasta olmaktan korkma, geç kalmaktan kork. Çünkü, hastalıklar karşısında tedbir almakta geç kalan, tedavisi mümkün olan hastalıklar sebebiyle bile vefat edebilir!
Hükümet de dünyayı sarsan ekonomik kriz konusunda tedbir almayı geciktirdi. Çoğu zaman olduğu gibi, “Bize bir şey olmaz” anlayışı baskın çıktı ve yaklaşan krizi görmezden geldik. Tabiî krizi inkâr ederek bir yere varmak mümkün değil. Başta Anadolu sermayesi olmak üzere “Sıkıntıdayız, fabrikalarımız kapanmak üzere” denmeye başlandı.
Akademisyen ve ekonomistler de hızla Türkiye’ye doğru yaklaşan krize karşı tedbir alınmasını istiyor. Her ne kadar ‘tek çare’de ittifak olmasa da bazı ortak sıkıntıları dile getirmişler. Radikal’in (14 Kasım 2008) araştırmasına göre, uzmanların tekliflerini şöylece özetlemek mümkün:
Korkmaz İlkorur (ekonomi yazarı): Türkiye’nin büyümeye ihtiyacı var. Mevcut durumda gerileme söz konusu olduğuna göre büyümeyi kışkırtıcı bir pakete ihtiyaç var. Mevcut durumda büyümeyi teşvik edici paket ya da önlem alınmalı. Yani faizleri düşürmek daha geniş bir para politikası takip etmek illaki enflasyona yol açacak diye bir şeyi ben kabullenmiyorum. Büyüme için Türkiye’nin uzun süredir yapmadığı şeyler var. Yapısal refarmları yapıyor gibi görünüyor ama hiçbir şey yapılmıyor. Türkiye’nin bir pakete ihtiyacı var.
Prof. Dr. Asaf Savaş Akat: Kime vereceğimizi tartışmadan önce ne kadar verebileceğimizi ve ne vermemiz gerektiğini tartışmamız lâzım. Ben IMF ile anlaşmaya hiçbir zaman çok sıcak bakmadım. Anlaşmanın yararı olacağını da fazla düşünmüyorum.
Dr. Mahfi Eğilmez (ekonomi yazarı): Malî disiplini biraz gevşetmek uğruna biraz sanayiye destek olunmalı. Vergileri düşürmek lâzım. Merkez Bankası’nın faiz indirimine giderek tüketiciye giden faizi düşürmesi gerekiyor.
Doç. Dr. Metin Ercan: Türkiye’de malî değil ama reel sektörde ciddî problem yaşanabilir. Büyük şirketler kendini kurtaracak durumda ama KOBİ’lerde büyük sorun olabilir.
Prof. Dr. Güven Sak: Malî piyasalardan doğan ekonomik dalgalanma bize doğru geldi. Altı ay içinde ciddî olarak hissetmeye başlayacağız. En kötü senaryoya göre şimdiden tedbirlerimizi oluşturmalıyız.
Prof. Dr. Fatih Özatay: İşsizliği azaltmak için beceri arttırıcı kurslar oluşturmak gerekiyor.
Prof. Dr. Mustafa Aysan: Türkiye’yi bekleyen en büyük tehlike, işsizlik ve üretimin düşmesi. Bu nedenle maliye politikaları buna göre düzenlenmeli.
Prof. Dr. Erinç Yeldan: Hazırlanacak paket reel sektöre yönelik bir vergi reformunu kapsayabilir.
Prof. Dr. Vefa Tarhan: Hükümet enflasyonu düşünmeden faizleri indirmeli, çünkü bunu düşünmek lüks olur. 2009 da ekonomi için kayıp yıl olacak.
Prof. Dr. Hurşit Güneş: Hükümet hâlâ topluma güven vererek, ‘sıkıntı yok’ diyerek krizi ertelemeye çalışıyor, ufak tefek bazı çalışmalar dışında somut önlem almıyor.
Prof. Dr. Seyfettin Gürsel: Krizin Türkiye’ye etkisi beklediğimizden daha şiddetli oldu. Türkiye’nin maliye politikası ve kamu harcamalarında da reform gerekiyor, bir yerden kısmak lâzım.
Prof. Dr. Taner Berksoy: Bu krizin bize uzanacak ucu durgunluk olacak. Bizim politikalarımızı durgunluğa karşı kurgulamamız lâzım. Canlandırma paketi olabilir. Olacaksa bir ucunda faiz indirmek diğer ucunda kamu harcamalarını arttırmak var.
Uzmanların da ifadeleriyle, tedbir almakta geç kaldığımız ortada. Faizin düşürülmesi ve reel sektör ile KOBİ’lere destek verilmesi de dikkate alınması gereken teklifler olarak öne çıkıyor. İnşallah 2009 kayıp yıl olmaz...
16.11.2008
E-Posta:
[email protected]
|