"Gerçekten" haber verir 16 Kasım 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Suna DURMAZ

Dönüş



Bülbülü altın kafese de koysan yine de “Vatanım” der. Güle âşık bülbül için kokusuyla mest olduğu kendi gülistanından başka vatan yoktur. Gülistan da aynı duygular içindedir. O da bülbüle âşıktır. Onun narin ve sevgi dolu okşayışını, gülleri üzerinde gezinip neşeyle şakırdamasını özler. Yaban kuşlardan, özellikle de “gak! gak! gaaak..” diye bağrışan kargalardan nefret eder.

Yapraklarına yad eller değince güllerinin, sararıp solar gülistan. Onun için tek bir âşık vardır. O da “Bülbül.”

Filistin ve Filistinli “gül ve bülbül” misalidirler. Birbirinden ayrılamazlar. Ne Filistinli başka bir vatan tanır, ne de Filistin başka bir âşık. Birbirlerine hasret türküleri yakarlar hep.

“Ey sevgili! Üzerime kara bulutlar çöktü. Köylerimi, kasabalarımı, camilerimi, medreselerimi yakıp yıktılar. Her tarafı darmadağın ettiler. Zeytin ağaçlarımı, narenciye bahçelerimi kökünden söküp attılar” diye acılarını dile getirir Filistin.

Filistinli de Şair Tevfik Ziyad’ın diliyle karşılık verir vatana:

“Korkma sen! Çalınan toprağımın her bir parselinin rakamını, köyümün sınırlarını, yıkılan evleri, dibinden sökülen ağaçları, yok edilen kır çiçeklerini, unutamadığım Kefr Kasım Köyünü, acısı beni yakan Deir Yasin’i her daim hatırlamak için mezar taşlarına, kayalara kazıyacağım. Güneşin bana anlattıklarını, Ay’ın fısıldayıp haber verdiklerini, gidip âşıkları göçen kuyulara anlatacağım ki unutmayayım...

“Hapishanelerin, işkence yapmada uzmanlaşanların, ayaklarıma vurulan prangaların ve bileklerimi sıkan kelepçelerin isimlerini; kafamdan aşağı dökülen küfürleri, acılarımın en ince teferruatını, başımıza gelen felâketi (en-Nekba), A’dan Z’ye kadar hep kazıyacağım... Kazıyacağım ki unutmayayım...”

Filistinli eline geçen imkânlarla vatan aşkını muhafaza etmeye devam ediyor. Ona olan bağlılığından vazgeçmesi için yapılan işkencelere boyun eğmeyeceğini, acılarla dolu olan bu aşk hikâyesini nesilden nesile aktarmaya ahd ettiğini cümle âleme ilân ediyor. Şair Tevfik Ziyad hapishanede yazmış olduğu şiirinde, ayrı düştükleri için özlemi bir çığ gibi büyüyen annesine, Filistin’in cennet manzaralarını selâm olarak gönderiyor. Böylece, ona bir zamanlar sahip oldukları bu güzel manzaraları unutmadığını hissettirmek istiyor. Şiirinde milletçe çekilen acıları sıraladıktan sonra, kendi evliliğinden ve çocuğundan bahsederek, hayatın devam ettiğini ve hayat devam ettiği sürece de vatana dönüş (el-Avde) umudunun yitirilmeyeceğini vurguluyor.

Hüzün kapısı

Sevgili anneciğim!

Yüzlerce öpücük gönderiyorum sana

Tepenin üzerindeki evimizden..

Gül ağacından... fulyadan... gülümseyen başaktan

Dimdik duran zeytin ağacından ve selviden

Her yaz sepetleri tıka basa dolduran bağımızdan

Ve beyaz Şam dutundan...

****

Anneciğim!

Ey hoşgörü âleminin en güzeli!

Gözümün bebeği... Yüreğim

Sevgimle büyür özlemin; bir gül misali gibi!

Nasılsınız? diye sorar yüreğim

Kara çadır ve bulutlar nasıl?

Allah aşkına! Özlemle bizim eridiğimiz gibi,

Siz de eridiniz mi! Sorarım.

Bol bol selâmlarım var hepinize

Yemyeşil çimen gibi

****

Haberlerimiz mi!

Çoktur... Taşımaz yüreğim

Salâh’ın babası...

Gözleri kör oldu kahrından

Fahri’nin annesi...

Gitti Fahri’ye hüznünden

Samra Köyü...

Beli büküldü çileden

Ve pınar...

Kurudu... Suyu akmaz oldu

Toprağımız ise...

Karanlıklar çalıyor onu bir başkası için

Kayadan başka birşey kalmadı anneciğim

Lâkin biz... Direniyoruz

Toprak gibi sonsuza kadar

Neden olmasın!?

Çünkü kanımızda kartal burnu var!!

****

Anneciğim!

Oğlun yalnız değil artık

Komşu kızıyla evlendim bir müddet önce

Fakirdir benim gibi...

Acı hayatımdaki can yoldaşım o benim

Ve sen anneciğim... Nene oldun... nene

Senin ve benim etimden bir gülüm var artık

Yaramaz... Sanki üç yaşında bir maymun gibi

En güzel ismi koydum ona

Fehde...

Her sabah sorar bana:

Nenem nerde?

Feyruz’un şarkılarına âşık

Özellikle de el-Avde

Tevfik Ziyad (Terc: Suna Durmaz)

Kaynak: Dr.Abdurrahman Yağı, “Şuara Ard el-Muhtelle,” s: 422,358 / Kâzıma lin-Neşr, Kuveyt: 1982

16.11.2008

E-Posta:


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (09.11.2008) - Hidayet yıldızları

  (05.11.2008) - Hidayet yıldızları

  (02.11.2008) - FİLİSTİN'İ YAHUDİLERE VERMEDİM

  (11.09.2008) - Mukaddes Emanetler

 
Ufo ısıtıcılar, infrared ısıtıcı, kumtel ısıtıcılar.
GAZETE 1.SAYFA

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  H. Hüseyin KEMAL

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır