Bu hafta da İzmir-Bornova’dan kadîm ve vefakâr okuyucumuz Ömer Öçalan’ın hepimizi şevklendirip hislendiren mektubunu paylaşalım:
Ben Yeni Asya gazetesini Risale-i Nur ve camiasıyla birlikte tanıdım. Bana da Yeni Asya verirdi bir ağabeyimiz. Ben de gazetenin çoğu yerini okurdum. O gençlik yıllarında arayış içindeydik. Demokratlığı, insan hak ve hürriyetlerini, ihtilâlleri, baskı rejimlerini, memleket üzerine oynanan oyunları ve daha birçok meseleyi hep Yeni Asya’dan öğrendim. İhtilâl ve muhtıra dönemlerini de gördüğümüzden, hürriyetleri kısıtlayan ihtilâlcilerin alkışlandığı veya tamsiper olunduğu dönemlerde Yeni Asya bir arslan kesilir, haksızlığa karşı durur, her zaman hakkı savunurdu. Ben de onu tebrik eder, “Allah senden razı olsun hakikatin gür sesi” derdim.
Yeni Asya, okuyucusuna şahsiyet kazandırır, eğer ülkenin gündemindeki meseleler ülke yararınaysa, kimin vasıtasıyla olursa olsun, ona sahip çıkar. Hele hürriyetlerle ilgiliyse, o zaten onun sevdasıdır. Çünkü Üstadı “Ekmeksiz yaşarım, hürriyetsiz yaşayamam” demiştir. Eğer hürriyetlerin kısıtlanmasına tevessül edilirse, o zaman karşısında kim olursa olsun, onun zalimliğini yüzüne haykırır. O münkerin def edilmesi için mücadele eder, “Adam sen de, aldırma” demez, aldırır. Tekme yer, tokat yer, fakat hakkı tutar, kaldırır. Çünkü Üstadından öyle görmüş.
Hadiselere Risale-i Nur gözlüğüyle bakar, herşeyi Risale-i Nur’un şaşmaz ölçüleriyle tartar. İman edip salih amel işlemek ve hakkı tavsiye etmek olan Sahabe mesleğinin takipçisidir.
Kimse onun için “Gücü ve tirajı ne ki?” de-meye kalkmasın. Zerre de olsa, eğer hakka dayanıp hakkı savunuyorsa, o çok güçlüdür. Ebabil kuşları da zayıftı, fakat hakkın mesajıyla geldiği için zalimleri mahvettiler. Haktan ayrılıp ihtilâlcilere alkış tutan bazılarının tirajı çokmuş, ne kıymeti var? “Ahirette seni kurtaracak bir eserin olmadığı takdirde fani dünyada bıraktığın eserlere de kıymet verme” der Risale-i Nur.
Bir kardeşimiz hastalanmıştı, imkânları da kısıtlıydı. Böyle durumlarda hemen tedbir alınır, masraflar kısılır, zarurî olmayan ihtiyaçlar gözden geçirilir. Biliyorsunuz, nefis “Gazete de zarurî değil” der. Ama o kardeşimiz o halinde bile gazetesini almaya devam etti. Kendisiyle biraz konuştum. Dedi ki:
“Gazeteyi bırakmak gibi bir düşüncem asla yok ve olamaz. Ben inanıyorum ki, içinde bulunduğum hizmet çok kudsî. Bu hizmeti bana nasip eden Allah’a hamdü senalar olsun. Sonra ben Yeni Asya vasıtasıyla insanlığın ihtiyacı olan Risale-i Nur Külliyatına ulaşan çok okuyucu tanıyorum. Böyle bir hizmete duyarsız kalmanın hoş bir durum olmadığına inanıyorum. Ben gazetemi alıp bir kişiye verirsem, kalpler Allah’ın elinde, umulur ki o insanın ebedî kurtuluşuna vesile olmuş olurum. Unutma ki; talebe, kardeş, dost olmanın şükrünü eda etmek lâzım. Yeni Asya okuyucusu görüntüde fazla takva gibi görünmese de, iman ve şeair gibi meselelerde çok titizdir ve hassasiyetini korur. Tamamen karşı fikirdeki bir gazetenin okuyucularından dâvâsına sahip bir kişinin ‘Bir ekmek az yer, gazetemi okurum, o benim fikrime hizmet edi-yor’ dediğini okumuştum. Üstadımın dâvâm dediği Kur’ân’ın hakikatlerini neşre çalışan Yeni Asya gazetesini almanın da benim boynumun borcu olduğuna inanıyorum.”
Ben de “Allah senden razı olsun kardeşim, bize de dua et” dedim. “Bu ders bana yeter, çok şey öğrendiğin Yeni Asya’ya sadakatini göster. Şu toplum içinde seni saygın bir yere taşıyan Yeni Asya’yı asla ihmal ve terk etme” diye nefsime bu dersi verdim.
Yâ Erhamerrâhimîn! İsm-i Âzam hürmetine, hem Kur’ân-ı Mû’cizül-Beyan hürmetine, hem Efendimiz Resul-i Ekrem (a.s.m.) hürmetine, hem Risale-i Nur hürmetine, hem Üstadımız Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinin yüzü suyu hürmetine, hâdim-i Nur olan bahtiyar insanları; hassaten Yeni Asya’da çalışan, yazan, çizen, basan, dağıtan, sahip çıkan, okuyan kardeşlerimizi, haremleri ve evlâtlarıyla birlikte hem dünyada, hem ahirette, hem Cennetü’l-Firdevs’te daima mesut eyle, maddî ve manevî rızklarına bereket ihsan eyle. Amin.
24.11.2008
E-Posta:
[email protected]
|