Beşinci defa geldiğim Avrupa’da ikinci haftayı doldurduk. Geldiğimiz ilk günden bugüne kadar hiç boş durmadık. Koştuk, konuştuk ve yazdık. İki haftanın çoğunluğunu geçirdiğim Hollanda’da başta organizatör Rıza Deniz’in, çok yakın can dostlarının ve Nur-u Kur’ân şakirtlerinin gayret ve himmetleriyle çok kişilerle ve çok ekollerle görüşme imkânı ve zemini bulduk. Özellikle Rozenburg’da aile semineri, Amersfoort’da Millî görüş-gençlik, Amsterdam’da Millî görüş kadın kolları gençlik ve Belçika Antwerpen’de Academie Onderwijs & Jeugdcentrum üniversiteli bayan öğrenciler derneğinde, Rotterdam West Medresesi bayanlar koluna ve Den Haag il merkezinde Bediüzzaman Kültür Vakfı’nda çeşitli seminerler ve konferanslar verdim.
632 yılında Peygamber Efendimizi (asm) Arafat’ta son veda hutbesinde yüz on bin sahabenin dinlediği kayıtlarda mevcut. Sonraki kayıtlarda ise bu ashabın ancak takriben beş bininin Mekke ve Medine’de medfun bulundukları tesbit edilmiştir. Diğer kısmının Arap yarımadasına, kendi beldelerine, Ortadoğu’ya, Afrika kıt'asına, uçsuz bucaksız Asya kıt'asına, Çin’e ve Avrupa’nın güney ve kuzeyine gittikleri ve hareket ettikleri tarihen görülmüştür. Lisan, sağlık ve aile sorunlarını göz önüne de alarak tarihte görülmemiş bir fedakârlıkla bu diyarlarda İslâmı yaymışlar ve kalplerde, akıllarda, gönüllerde unutulmaz izler bırakmışlar ve fetihlere kavuşmuşlardr.
Yıl 2008. Başta Peygamber Efendimizin (asm) olmak üzere çağın Mevlânâsı Hz. Bediüzzaman’ın müjde ve tesbitlerinin tahakkukunu burada tekrar en berrak şekilde kalbimle, aklımla, gözlerimle müşahede ettim. Yalnız 16 milyonluk Hollanda’da 450 civarında cami ve minare bulunmaktadır. Ayrıca Almanya’da 2.600 cami, İngiltere’de bin cami az bir gelişme değildir. İslâm Üniversitesi ve okulları vardır. Bunun yanında yalnız Hollanda’da 4.500 kilise var, 83 milyonluk Almanya’da 25 bin kilise var. Bu her iki ülke kilisesinin % 30’u kapanmak üzeredir. Yine mübarek günlerde camiler tıklım tıklım, kiliseler bomboş. İslâm dünyasının çok milletleri burada, kendi geleneklerine göre camileri inşâ ve ihya etmişler. Buralara gittim, gördüm ve görmekteyim. Motifleri, dekorları ve kişilerin simaları ve dilleri değişik, fakat tevhid bir, kıble bir, Kelime-i Şehadet bir, ezanlar bir…
Gezdiğim ve konuştuğum bu mezkûr yerlerde, bu ülkelerin üniversitelerinde, başta Türkiyeli olmak üzere İslâm ülkelerinin okuyan evlâtlarını gördüm. Bunların kısm-ı azamı buraların vatandaşı.
Bu gelişmeleri 14 asır önce Peygamber-i Zîşânın müjdesiyle güzelleştirmek, bir gerçeğe tekrar parmak basmak ve makalemi bununla noktalamak istiyorum. Hz. Peygamber Efendimiz (asm) “Latezâlü tâifetün min ümmetî zâhirîne ale’l-hakkı hattâ ye’tiyallahu biemri”, yani “Ümmetimden bir taife kıyamete kadar hakkı galibâne dâvâ edecektir”1 buyurmuştur. Birçok insan, bu hadisin karşısında şaşırır. Fakat konuşan, haber veren ve müjdeleyen Hz. Allah’ın en büyük Resûlü Hz. Muhammed’dir (asm). O, ne dedi ise çıkmıştı ve çıkacaktır. Çünkü Cenâb-ı Allah, Kur’ân-ı Kerim’de: “..Kur’ân’ı hak olarak indirdik. Seni de ya Muhammed yalnız müjdeci ve uyarıcı olarak görderdik”2 buyuruyor.
Efendimizin iki cihan serverinin verdiği bu müjdenin tahakkukunu başta üniversiteki gençlerde ve burada ikamet eden, alın teriyle çalışan, imanından, ahlâkından taviz vermeyerek ayakta durmaya çalışan Müslüman kardeşlerimde gördüm. Ashab-ı Kirâmı mânen temsil etmektedirler ve mânen yükleri çok ağır. Çünkü bu hadis-i şerifin işârî mânâsıyla 2080’li yılllara kadar muzafferiyetin bütün haşmetiyle tecellî etmesi gerçek mânâda İslâmı yaşamak ve doğru İslâmı anlatmakla olacaktır. Çünkü yaşamayanlar yaşatamazlar, evvelâ yaşayacağız, sonra yaşatacağız. Evvelâ abdest alacağız, sonra namaz kılacağız. Tekrar mülâki olmak ümidiyle...
Dipnotlar:
1- Buhârî, 9: 125; Müslim 1: 137, 2. 1522 Hadis-i Şerif
2- İsra Sûresi: 105.
21.11.2008
E-Posta:
[email protected]
|