Cumhuriyet Halk Partisi’nin, ‘çarşaf’ giyen bazı hanımları kendi safına katması ve CHP lideri Deniz Baykal’ın bu hanımlara törenle ‘CHP rozeti’ takması tartışma konusu oldu. Bir yandan CHP’nin samimiyeti tartışılırken, öte yandan da CHP’ye katılan hanımların CHP’yi gerçekten tanıyıp tanımadığı sorgulanıyor.
Öncelikle şunu ifade edelim ki, bilhassa kitle partilerinde her görüşe mensup kişi olabilir. Aksi halde zaten ‘kitle’ partisi olmak mümkün değil. Garip karşılanan, CHP’nin bunca yıl böyle kişileri en azından vitrine çıkarmamasıydı. Elbette bu güne kadar CHP’ye oy veren tesettürlü hanımlar olmuştur. Ancak CHP’nin tesettüre iyi gözle bakmadığı, ortaya koyduğu politikalarla tescillidir. Bu sebeple, belki de CHP’den önce CHP’yi gerçek yüzüyle tanımadığını tahmin ettiğimiz kişilerin tercihi sorgulanmalıdır.
Hadise diğer bir yönüyle değerlendirildiğinde de, CHP’nin de “Türkiye gerçeği”ni kavradığı söylenebilir. Çünkü Türkiye’de siyaset yapan her parti—velev ki CHP gibi değişmez anamuhalefet partisi olsun—insanların talep ve arzularını görmezden gelemez. Geldiği sürece iktidar yüzü görmez ve göremez.
Bu gerçeği bazı ‘yerli’ler görmediği halde ‘yabancı’lar görüyor. Geçen aylarda CHP ile ilgili bir açıklama yapan İsveç’in İstanbul Başkonsolosu Ingmar Karlsson şöyle demişti: “Baykal seçim kazanmak istiyorsa yeni bir halk bulmalı.” (Star, 18 Eylül 2008)
Türkiye’deki yıkıcı köktenciliğin, laikçilik olduğunu da söyleyen Karlsson, “İsveçli sosyal demokratlar, Sosyalist Enternasyonel’de CHP’yi çok eleştiriyor. Türkiye sosyolojik ve ekonomik bir değişimden geçiyor’ da demişti.
Son durumda CHP’nin, ne niyetle olursa olsun başörtülü ya da çarşaflı hanımları partiye dâvet etmesi, onlara genel başkan eliyle rozet takması, akabinde de gelen tenkitleri göğüslemesi; “yeni bir halk bulamayacağını” anladığı anlamına da gelebilir.
Peki bu durum CHP’yi iktidara getirir mi? Yani, vatandaş bu kurnazlığı sineye çeker mi? Kanaatimizce hayır. CHP’nin başörtülüleri partisine dâvet etmesine itirazımız yok. Ondan istediğimiz, başörtülüleri sadece seçim arefesinde hatırlamaması. Çünkü tesettür, Türkiye’nin temel gerçeklerindendir. Tesettürü tercih edenleri kınayarak, dışlayarak ya da onları mağdur ederek, özetle yasakçılıkla bir yere varmak mümkün değildir. CHP’nin de bunu anladığını uzun dönemde görmek isteriz...
Madem tesettür bu vesile ile bir defa daha gündeme geldi o halde CHP’nin yeni adımlar atması gerekir. Öncelikle ‘Başörtüsü siyasî simgedir’ dediği için bütün başörtülülülerden özür dilemesi gerekir. Akabinde de her fırsatta başörtülü öğrenciler aleyhinde konuşmaktan ve onları eğitim hakkından mahrum bırakanlara destek olmaktan da vazgeçmelidir.
Böyle yapması iktidar yüzü görmesini netice vermez; ama en azından ‘ah’ almaktan kurtulur...
21.11.2008
E-Posta:
[email protected]
|