Hayret uyandıran hadiseler yaşandığında, “Bu da oldu!” denilir. Günümüzde tam da “Bu da oldu!” dedirten hadiseler yaşanıyor.
Çok ‘ileri’ gittik ve komşu ülkelere ‘kötülük’ ihraç eder hale geldik. Hatırlamak lâzım; bir dönem Türkiye’yi idare edenler, komşularımızın bize ‘devrim’ ihraç etmesinden korkar ve bu sebeple Müslüman milletler arasında ihtilaf tohumları atılırdı. Bu güne kadar komşularımızdan Türkiye’ye ‘devrim’ ihraç edilmedi, ama Türkiye komşularına TV dizileri yoluyla kötülük ihraç etmeyi başardı!
Yıllardan beri süren planlı tahrip neticesinde aile kavramının tahrip edildiği ortada. Şükür, yıkamadılar, ama ifsat şebekeleri topyekun tahrip çalışmalarını devam ettiriyorlar. Televizyonlarda devam eden sözümona ‘aile dizileri’ bu tahrip için biçilmiş bir kaftan. Şükür, bu çirkinlikleri izlemiyoruz; ama izleyenlerin anlatımından ve ilgili haberlerin medyaya yansıması sebebiyle ‘kötülük’lerden haberdar oluyoruz.
Yavaş yavaş ve fakat istikrarlı bir şekilde sürdürülen tahrip çalışmaları aile kavramına büyük ölçüde zarar verdi. Devam eden tahrip, bir yönüyle de bağışıklık kazanılmasına sebep oldu. Bu tahribe direnen bir kitle de ortaya çıktı.
Türkiye’nin Müslüman komşu ülkelerine ihraç ettiği TV dizileri, büyük tartışmalara sebep oluyormuş. Bu hususta gazetemizde de çeşitli defalar haber ve yorumlar yer aldı. Benzer bir tahlilde de; Suudî Arabistan’da yaşanan tartışmaları gündeme taşındı. “Gümüş,” “Ihlamurlar Altında” ve “Asi” adlı diziler Arap dünyasının kimyasını bozmuş.
Aslında komşu ülkelerde bugün yaşanan tartışmalar geçmiş yıllarda fazlasıyla ülkemizde de yaşandı. Meşhur “Dallas” dizisi buna bir örnek. Anlaşılan, benzer tartışmalar Arap dünyasında yaşanıyor. Öyle ki, dizi isimleri tişörtülere ve halılara basılmış. Bazı aileler de evlerinin dekorlarını, TV dizilerinde gördükleri ev dekorun benzetmenin telâşındaymış.
Daha da önemlisi, Türkiye’nin ihraç ettiği bu diziler aile mahremiyeti tanımayan ve ahlâk dışı hayat anlayışını ‘normal/örnek alınması gereken tarz’ olarak sunuyor. Bu tavır sadece komşularımızın aile hayatını tahrip etmekle kalmıyor, “Müslüman Türkiye”nin var olan ‘müsbet’ imajını da zedeliyor.
Bunca yıllık aleyhte yayınlara rağmen İslâm dünyası Türkiye’ye karşı bir muhabbet duyuyorsa bu aynı inanca paylaşmasından ve tarihten gelen dostluktandır. Maalesef ihraç edilen bu çirkin dizilerle ‘ifsat komiteleri’nin yüz yıllardır yapmak isteyip de yapamadığı tahrip yapılmış oluyor.
“Türk dizileri Araplarda neler yaptı?” başlıklı bir yazıda özetle şöyle denilmiş: “Yemen, bu dizi faciasını önlemek için diziyi yayından kaldırmış. Bunların yanı sıra din adamları da konuya duyarsız kalamamışlar. Mekke’de de bir grup alim ‘Gümüş’ dizisinin izlenmesinin ‘haram’ olduğunu açık ve net olarak halka duyurmuş. Bir çok âlime göre bu diziler İslâmî ahlâka uygun değil. Bu yüzden Arap toplumunun ahlâkî değerlerini de sarsıyor. Çözüm olarak da izlenmemesi tavsiye ediliyor.” (Ayşenur Kahveci, Haber7.com, 16 Kasım 2008)
Geç kalmadan ‘dizi’ çılgınlığına dur diyebilmeliyiz. Aksi halde hem aileyi, hem de ‘dost ülke’leri kaybetme ihtimalimiz var...
20.11.2008
E-Posta:
[email protected]
|