Üç yildan beri yapılmakta olan ve başta Peygamberimiz Hz. Muhammed (asm) olmak üzere bütün ehl-i iman, hâssaten Bediüzzaman Said Nursî ve merhum talebeleri Hasan Feyzi Yüreğil ve Hafız Ali Ergün ve şehitlerimiz için okunan hatm-i şerif ve mevlid programı Denizli Ulu Camide icra edildi.
Yeni Asya Gazetesi tarafından yıllardan beri tertip edilen geleneksel Ankara Kocatepe Mevlidinin son yıllarda yapılamaması yüzünden bu tür program ve organizeler, Nur talebelerinin hasret giderme, irtibat ve yüz yüze görüşmelerine vesile olması bakımından önem taşıyor.
Şeâir-i İslâmiyeden olan hatim duâları ve mevlid gibi güzel inanç, gelenek, âdet ve mânevî değerlerimiz semâvî ve arzî musibet ve belâların def’ine de bir vesile oluyor.
Türkiye’nin batı bölümü olan Ege ve Marmara bölgeleri, bu ülkenin tarihinde, kültüründe, ekonomisinde, ticarî ve siyasî hayatında çok ağırlıklı ve önemli bölgeler olmanın yanında aynı zamanda Risâle-i Nur tarihi açısından ve Nur Hareketinin başlangıç ve gelişmesi açısından çok önemli bir yere sahiptir.
Isparta Barla’sıyla, Sav’ıyla, Kuleönü’yle, İslâmköyü’yle, Eğirdir’iyle aziz ve muazzez Üstada kucağını açmış, en zor şartlarda ona ve dâvâsına sahip çıkmış ve bu yönüyle tarihe geçmiştir.
Bediüzzaman Hazretlerinin “İkinci Medrese-i Yusufiye” diye vasıflandırdığı Denizli, ise Risâle-i Nur hizmetinin tarihinde çok önemli bir mekândır. Hukuku katletmeyen ve onun hakkını veren merhum ağır ceza reisi Ali Rıza Bey ve Üstadın “Mânevî evlâdımdır” dediği mahkeme heyeti yedek üyesi Hesna Şener’in irade ve reyleriyle verdiği tarihî “beraat kararı” bu ilde verilmiştir. İhlâs, hasbîlik, samimiyette ilk sırayı alan ve en kasvetli dönemlerde Üstadlarına ve dâvâlarına sahip çıkan iki mânevî şehid kahraman merhum Hafız Ali ve muallim Hasan Feyzi’yi asrî mezarlığının bağrında misafir eden çok önemli bir hizmet, ilim ve sanayi merkezidir bu şehir.
Ayrıca, Risâle-i Nur dâvâsının yayılmasının ve hukuk mücadelesinin diğer alanları olan Afyon, Eskişehir, Antalya, Aydın, Burdur illeri de bu bölgede bulunmaktadır.
İşte Denizli’de yapılan bu mevlid-i şerif; yukarıda kısaca isimlerini zikrettiğimiz il ve mekânları da içine alan Türkiye’nin ve dünyanın önemli bir hâdisesi olan “Nur hareketinin” bu ülkeye ve insanlığa kazandırdığı müspet değerlerin tezekkürü ve devâmı açısından öne çıkan bir faaliyettir. Nur talebelerinin dâvâlarına, Üstadlarına, cemaatlerine sahip çıkmalarının açık ve net bir tezahürüdür. Şahsî ve toplumsal hayat için çok önemli olan sadakat, samimiyet, kardeşlik, birleştiricilik, barış ve sükûnun bir vesilesidir. Nurcuların Üstad ve dâvâlarına olan “vefa duygusunun” bitmediğinin göstergesidir. Bu toprakların güzel âdetlerinin, hasletlerinin devam ettiğinin bir delilidir. Bu cemaatin, bu millet ve vatana bir sadakat borcu ve artı değer katmasının neticesidir.
1980 yılına kadar devam etmekte olan Isparta Mevlidi, bu bölgede bulunan Nur talebeleri başta olmak üzere batıdan doğuya bütün ehl-i imanın kaynaşmasına vesile olan önemli bir âdetti. Keza Van Mevlidleri de doğu bölgesindeki insanımız başta olmak üzere doğu-batı kaynaşmasını sağlayan güzel bir faaliyetti. Bunlar malûm zihniyetin siyasete haksız ve hukuksuz yere müdahaleleriyle maalesef yıllardan beri inkıtaya uğradı.
Ülkenin ve dünyanın mânen karanlık tablolarla karşı karşıya geldiği, krizlerin insanları savurduğu ve insanlığın sıkıntıya girdiği dönemlerde başta inanç sahipleri olmak üzere bütün makul insanların tek sığınacağı yer Cenâb-ı Hakkın inayeti, rahmeti ve mağfiretidir. İşte bu tür hatim meclisleri, mevlid ve duâların belli yerlerde, belli kişileri vesile yaparak ve toplu olarak icrâ edilmesi, İslâm’ın yaşandığı her beldede önemli şiârlardandır ve devam ettirilmelidir.
Yüzlerce, binlerce kişinin, dâvâlarına ve Üstadlarına vefa borçlarını ödeme gayretlerinin yanında, bin yıldan fazla bir zamandan beri İslâmiyet’e beşiklik yapan ecdad yadigârı bu mukaddes topraklarda yaşayan insanların selâmeti, kardeşliği, birliği, tesanüdü, saadeti ve belâlardan uzak olması için bir araya gelip duâ ve niyazda bulunması az şey olmasa gerek.
Program dolayısıyla temsilciliğimizden ve katkıda bulunanlardan Allah razı olsun diyor, tebrik ediyoruz. Cenâb-ı Hak, bu güzide topluluğun gayretlerini artırsın inşallah. Üç yıldan beri bu organizeyi başlatıp devam ettiren Denizlili Nur talebeleri başta olmak üzere bu mevlide iştirak eden ve her türlü katkıda bulunan herkese en kalbî teşekkürlerimizi sunuyoruz. Bu güzel organizasyonun ileriki yıllarda daha geniş, etkili ve muhtevâlı hâle gelmesi için Denizlili dostlarımızın her türlü katkı, değerlendirme, teklif ve fikirlere açık olduklarını bildiğimizi ifade ediyoruz.
Biz, Nur câmiası olarak bu milletin birlik ve beraberliğine, kardeşliğine, mânevî değerlerine, insan kaynaklarına çok değer veren mutlu ve bahtiyar bir câmiayız. Müsbet hareketin, meşruiyetin, hukukun, insan hak ve özgürlüklerinin, demokrasinin yılmaz ve bıkmaz savunucularıyız. Ülkemizin ve milletimizin her türlü belâ, musibet ve şerlerden muhafaza edilmesi için Cenâb-ı Hakk’ın rızasını temin yolunda kavlî ve fiilî duâlarımızı şimdiye kadar ettik, bundan sonra da etmeye devam edeceğiz inşaallah.
Bu meyanda cemaatimizin, bütün inananların ve aziz milletimizin birlik, kardeşlik, barış, sadakat, ihlâs, uhuvvet, tesanüd ve gayretlerinin artması dilek ve temennisiyle...
20.11.2008
E-Posta:
[email protected]
|