“İnsanlarin en hayırlısı, insanlara faydası dokunandır”1 buyurulur bir hadis-i şerifte. Açı doyurmak, çıplağı giydirmek, evsize ev-bark, işsize iş vermek şüphesiz önemli birer hizmet. Bunlar içerisinde en önemlisi ise, insanı hayata bağlayan, moral ve şevk veren imanı kalplere nakşetmek, imanın güçlenmesi için hizmet vermek. İman dünya ve ahiret mutluluğunun temel taşı değil midir?
İman kurtarmak, imanların kuvvetlenmesi için hizmet vermek hizmetlerin en büyüğüdür. O kadar ki bu hizmet bir hadis-i şerifin müjdesine göre sahralar dolusu kırmızı koyunlara sahip olmaktan daha hayırlıdır.2
İşte “Bütün mesaimi iman üzerine teksif etmiş bulunuyorum” diyen, “Karşımda müthiş bir yangın var. Alevleri göklere yükseliyor. İçinde evladım yanıyor, imanım tutuşmuş yanıyor” şeklindeki ifadeleriyle imansızlık yangınını söndürmeye çalışan Bediüzzaman’ın başlattığı bu muazzam hizmeti talebelerine de devrediyordu. Bu talebeler, kahramanca hizmetleriyle Üstadları gibi gönüllerde taht kurmuşlardı.
Bu fedakâr ve cefakârlar kafilesinde Denizli kahramanlarının apayrı bir yeri var. Onlar Denizli’yi ikinci bir Isparta yapmışlar, Denizli’nin Risâle-i Nur’a olan teveccühüne vesile olmuşlardı. Hizmetleri o kadar önemli ve feyizliydi ki bir iki senede yirmi sene kadar hizmet etmişlerdi. Üstad “Biz Risâle-i Nur şakirtleri ebede kadar onların bu iyiliklerini unutmayız” diye kadirşinaslığını dile getirecekti.
Bu kahramanlardan birisi Hasan Feyzi’ydi. Üstad ondan Hafız Ali’nin ehemmiyetli bir vârisi ve Denizli’nin Risale-i Nur’a fevkalade teveccühünün bir tercümanı olarak bahseder ve sitayişkâr şu ifadeleri kullanır: “Bu zât-ı zülcenaheyn, ehl-i kalp ve gayet yüksek bir ehl-i ilim ve hakikat, otuz sene muallimlik perdesi altında imana hizmet etmiş ve on seneden beri Risâle-i Nur’u elde edip, gizli perde altında çalışmış. Sonra da iki sene zarfında doğrudan doğruya Risale-i Nur’un yüksek hakikatlerini ve kemalatını çekinmeyerek ruh u canıyla herkese ilân etmiştir.”
Bugün de bu kahramanların manevi kardeşleri onların ruhlarını taziz için mevlid düzenlediler. Pazar günü seminer için gittiğimiz Afyon’dan dostlarla mevlide katıldık. Mevlidhanların ruhları okşayan güzel sesleriyle şâd ve müferrah olduk. Akşam da yeni hizmete açtıkları, harika külliyelerindeydik. Gayret gösterilince ne güzel hizmetler oluyor.
Denizli’den de güzel hatıralarla döndük.
Dipnotlar:
1- Keşfü’l-Hafa, 2: 463
2- Buhari, Cihad: 103; Müslim, Fezailü’s-Sahabe: 34
20.11.2008
E-Posta:
[email protected]
|