Müspet hareket; herhangi bir olumsuzluk karşısında susmak veya gayr-i meşrû hareketleri tasvip etmek, nötr kalmak değildir. Hele, hoşgörü adı altında taviz vermek hiç değildir.
Müspet hareket, aslında tepkiyi (sözlü veya fiilî) en güzel, en nazik, en olumlu şekilde ortaya koymaktır. Ne var ki, kimileri susmayı ve nötr kalmayı tercih ediyor.
Susmak, “cehalet, korku ve edepten” kaynaklanır. Cesaretin kaynağı iman, korkunun iman zaafıdır. Cehalet ve korkudan kaynaklananı muzırdır. Edepten susmak ise güzel bir haslettir.
Ancak, edepsizleri tedip ve hakkı ihyâ için tepki vermek son derece önem arzeder. Zaten Kur’ân, mü’minler, “İyiliği tavsiye edip kötülükten sakındırırlar ve hayırlı işlere koşuşurlar”1 şeklinde vasıflandırır. Ayrıca, “Sizler insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emreder, kötülükten nehyedersiniz”2, “Allah’ın dinine sarılıp birlik olduğunuz gibi, içinizden öyle bir topluluk bulunsun ki, onlar insanları hayra çağırsın, iyiliği tavsiye edip, kötülükten sakındırsın. İşte onlar kurtuluşa erenlerin tâ kendisidir”3 âyetlerinde de bizzat ilgilenme ve gerekli tepkiyi koyma vazifesi vurgulanır.
Buna göre her mü’min “emr-i bi’l-ma’ruf nehy-i ani’l-münker”, yani, iyi, doğru, güzeli emretmek, anlatmak, yaymak; çirkin, kötü, yanlıştan nehyedip uzaklaştırmakla görevli.
Müspet hareketin muallimi Peygamberimiz (asm) de bu âyetleri, “Hayatımı kudreti elinde tutan Zât’a yemin ederim ki, ya ma’rufu emredecek, münkeri yasaklamaya çalışacaksınız veya Allah size tarafından bir azap gönderecektir. Sonra siz Ona duâ edeceksiniz, fakat duânız kabul olunmayacaktır. Bir kötülük gizli kaldığı vakit, zararı yalnız sahibine olur; açıktan yapılıp çevre tarafından değiştirilmediği vakit ise, zararı umuma şâmil olur” şeklinde tefsir eder, yorumlar.
“Bir kötülük gördüğünüzde onu elinizle, buna gücünüz yetmiyorsa dilinizle, ona da gücünüz yetmiyorsa kalbinizle buğzediniz! Bu da imânın en zayıf derecesidir” hadisi de, hem “emr-i bi’l-ma’ruf nehy-i ani’l-münker”i, hem de müspet hareketi barındırır.
Sahanın uzmanları, “el”, yani güç ile idârecilerin, “dil” ile de âlimlerin, “kalp” ile de mesele hakkında bilgisi olmayanların düzelteceklerini açıklar.
İşte, yetkililerin, yani, emniyet ve adlî kollukların; görevlilerin el ile; bilenlerin, ilim ehlinin dil ile düzeltmeleri müspet harekettir. Sıradan insanların da kalben buğz ederek, yüzünü ekşiterek ve kaşlarını çatarak düzeltmesi… Yani, en azından duygusal olarak o hareketi tasvip etmediklerini açıklamakla mükelleftirler. Ki, her duygu bir enerji yaydığına göre, duygusal tepki, olumsuzluklara çapına göre bir kalkan olabilir.
Dipnotlar:
1-Âl-i İmrân, 104. 110, 114.
2- Maide Sûresi: 90.
3-Âl-i İmrân, 104.
04.12.2008
E-Posta:
[email protected] [email protected]
|