"Gerçekten" haber verir 05 Aralık 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

İsmail TEZER

“Michelangelo: Usta El” ve “Yed-i Kudret”



“Rönesans döneminin ünlü İtalyan ressamı Michelangelo’nun hayatını ve eserlerini anlatan el yapımı ‘Michelangelo: Usta El’ adlı eser, tam 100 bin dolara 20 tane alıcı buldu. 28 kilo ağırlığındaki kitabın cildi kadife ve mermerden yapıldı. Kitabın her bölümünün elle yapımı tam 6 ay sürdü.” (Yeni Şafak) İnsan olarak çoğu zaman büyük bir gaflet içerisindeyiz ne yazık ki.

Yaratılışımız itibariyle gaflet, ülfet ve unutmaya müptelâ olmamızın da mühim hikmetleri var elbet.

En genel anlamda bunun bir ‘imtihan sırrı’ olduğunu söyleyebiliriz.

İşin düğüm noktası da burası zaten.

Ülfete, gaflete izin vermemek... Tefekkür sayesinde gafletten olabildiğince sıyrılıp, huzura kavuşmak...

Bediüzzaman, eserlerinde bu kalın gaflet perdesini çok iyi yırtar. Görünen âlemin, esasında göremediğimiz âlem üzerinde tenteneli (dantela) bir perde olduğunu söyler. Ne ki insan, bu çok ince perdeyi gafletiyle kalınlaştırır da durur.

Bediüzzaman’ın, eserlerinde sıkça verdiği, zahirde gerçekten uzak gibi görülen temsilî hikâyeler, esâsında hakikatin ta kendisidir. Yani gaflet ve ülfetle sıradanlaştırdığımız gerçeğin bir başka ifadesidir. İlk etapta gerçekten uzak gibi algıladığımız misâller, hakikatle bire bir örtüştürüldüğünde, tâbiri caizse, gaflet uykusuna dalmış bizleri şok eder. Meselâ, 8. Söz’de verilen “incir ağacına asılı envâi çeşit meyveler” örneği, ilk bakışta “İncir ağacında nasıl başka meyveler olabilir?” gibi bir soruyla, hikâyenin hakikatten uzak olduğu gibi bir zannı zihinlerde uyandırsa da, bahsin devamına bakarak dikkatle tefekkür edildiğinde, gerçekte yediğimiz meyvelerin de böylesi ‘tek bir ağaç’ gibi, ‘tek bir madde olan toprak’tan yaratıldığını ders verir.

İşte buna benzer daha pek çok örnekle, Bediüzzaman, yaşadığımız fakat sıradanlaştırdığımız hayatımızın mû’cizelerle dolu oluşuna dikkat çeker.

Bu, aynı zamanda, risâlelerin, gafletten uzak kalmayan günümüz insanı için ne denli vazgeçilmez bir başucu kitabı olduğunun da ispatı niteliğindedir.

Hadiselere, mevcudâta bu nazarla bakan bir insan, kolay kolay gaflete düşmeyecektir elbet.

Meselâ, el yapımı ‘Michelangelo: Usta El’ eserine hayranlıkla baksa bile, Rabbinin san'atını ondan kat kat daha fazla bir hayret hissiyle temâşâ edecektir.

Ama gelin görün ki ekser insan, dikkatli ve titiz uğraşlar neticesi ortaya çıkarılan beşerî eserlere hayranlıkla bakıyor, meselâ işte altı ay zarfında tamamlanan ve cildi kadife ve mermerden yapılan 28 kilo ağırlığındaki el yapımı ‘Michelangelo: Usta El’ adlı eseri ve ustasını alkışlarla takdir ediyor da; altı ayda değil,—sürekli tazeleme/yenileme anlamında—’tarfetü’l-ayn’da (göz açıp kapama hızında), sadece iki maddeden değil ‘yeryüzündeki bütün maddeler’den insanlara ‘canlı’ birer cilt dokuyan ‘Yed-i Kudret’i (Kudret Eli'ni) çoğu kez düşünemiyor.

Yine Sözler’de yer aldığı gibi, beşerî sanatlar ve teknolojik harikalar, Kur’ân’a karşı mânen “Bana bir hakk-ı kelâm ver, âyetlerinde bir mevkî ver” dediklerinde, Kur’ân’ın onlara verdiği müskit cevap, bahsimiz açısından oldukça manidardır:

“Eğer havârik-ı medeniyet (medeniyet harikaları), dekàik-ı san’at (san'at incelikleri) cihetinde haklarını isterlerse ve âyetlerden makam talep ederlerse, o vakit birtek sinek onlara, ‘Susunuz!’ diyecek. ‘Benim bir kanadım kadar hakkınız yoktur. Zîrâ sizlerdeki, beşerin cüz-i ihtiyârıyla kesb edilen (kazanılan) bütün ince san’atlar ve bütün nâzik cihazlar toplansa, benim küçücük vücudumdaki ince san’at ve nâzenin cihazlar kadar acîb olamaz.’”

Ne dersiniz?

Etrafımızdaki san'at harikalarını da görmeli ve onların Büyük Ustalarını takdir etmeli değil miyiz?

‘Usta El’e 100 bin dolar biçmişler...

Ya ‘Kudret Eli’ne... Paha biçebilir miyiz sizce?

Heyhat!

Çoğu kere hislerimizi teskin edebiliyoruz ancak: “Fesübhâne men tehayyara fî sun’ihi’l-ukûl!” (Sanatında akılların hayrete düştüğü Allah, her türlü kusur ve noksandan uzaktır.)

05.12.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (19.11.2008) - Ölüm düşüncesi üzerine...

  (03.11.2008) - Matematiksel düşünce, Risâle-i Nur ve Bediüzzaman

  (15.08.2008) - Baban sana şimdi Cennetten bakıyor’

 
Ufo ısıtıcılar, infrared ısıtıcı, kumtel ısıtıcılar.
GAZETE 1.SAYFA

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  H. Hüseyin KEMAL

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır