Kitap okumuyoruz! Bir sendikanın yaptığı araştırmada “kitap okumuyoruz” sonucu çıkınca aklımıza bu yılın ilk aylarında Rusya’da yasaklanan kitaplar geldi. Malûmunuz, Rusya’da Orenburg eyaletinin mahkemesinin kararıyla Hz. Peygamberimizin hayatının da yer aldığı İslâm dini hakkında yazılmış 18 kitap yasaklanmıştı.
Diğer hatırladığımız haber de, 2005 yılında Ankara’da Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından “Toplatılan Yayınlardan Seçmeler Sergisi” oldu. Aynı sergi daha sonra 1938-2001 yılları arasında sıkıyönetim komutanlıkları, mahkemeler ve Bakanlar Kurulu kararıyla toplatılan ve dağıtılması yasaklanan kitaplardan bazıları Bayazıt Devlet Kütüphanesinde sergilenmişti. “Yasaklanmış Kitaplar Sergisi” başlığı altında düzenlenen sergide yera alan 100 kitap arasında Bediüzzaman Said Nursî’nin Sözler ve Mektubat eserleri ile bazı yazarların kitapları da bulunuyordu. Sergiyi düzenleyen yetkililer, sergilenen kitapların tamamının bir dönem yasaklı kaldığını; ancak şimdi dağıtımının serbest olduğunu açıklamıştı.
Serginin açılmasıyla dolayısıyla gazetemize beyanat veren Türk Kütüphaneciler Derneği Başkanı Ali Fuat Kartal da, serginin devletin bu yasaktan dolayı özür dilemesi anlamına geldiğini, kitap yasaklayan her türlü zihniyetin kendisini sorgulaması gerektiğini söylemişti.
* * *
“Benim istediğimi okuyacaksın. Diğerini yasaklarım” mantığı özellikle ihtilal dönemlerinde sıkça başvurulan yöntemdi. Yasakçı mantık, düşünce özgürlüğünü istemediği gibi, kitaplarda her zaman yasaklayacak bir sebep buldu.
Yazının başında bahsettiğimiz anketi yapan Bağımsız Eğitimciler Sendikası’nın Genel Başkanı Gürkan Avcı da buna dikkat çekiyor. 1980 sonrası güdülen politikalarla kitap okumanın kamuoyuna “zararlı” diye tanıtıldığını, özellikle de okuyan ve düşünen kişiler bu süreçte “hain ve zararlı kişi” olarak kamuoyuna tanıtıldığı aktardı. Avcı, “Eleştiri yapmayan, sistemin bir parçası olmaya çalışan ve popüler kültüre göre şekillenen bir gençlik meydana getirildi” diyor. Avcı, gençliğin okumadığını, fakat futbolcuların ve mankenlerin künyesini, hatta özel hayatını ezbere saydığına dikkat çekiyor.
Avcı, Türkiye’de kitap okuma alışanlığının diğer ülkelerle kıyaslayarak bazı rakamlar veriyor. Türkiye’de bir kişinin kitap okumak için ayırdığı zamanın; 300 katını bir Norveçli, 210 katını bir Amerikalı, 87 katını bir İngiliz, 87 katını da bir Japon ayırıyor. Ders ve okul kitapları hariç ABD’de yılda 72 bin kitap basılırken, Rusya’da 58 bin kitap, Japonya’da 42 bin kitap, Fransa’da 27 bin kitap, Türkiye’de ise 7 bin kitap basılıyor.
Birleşmiş Milletler İnsanî Gelişim Raporu’nda kitap okuma oranında Türkiye, Libya, Tanzanya, Kongo ve Ermenistan gibi ülkelerin bulunduğu dünya ülkeleri arasında 86. sırada yer alıyor. Bir Japon bir yılda ortalama 25, bir İsviçreli 10, bir Fransız 7, bir Türk ise 10 yılda ortalama ancak 1 bir kitap okuyor.
Anket sonuçlarını yazdığımızda bu anlatılanların ne kadar haklı olduğunu ortaya çıkıyor. Ankara’da bin 875 kişiyi sorulan sorular ve alınan cevaplardan bazıları şöyle:
“Hangi aralıklarda kitap okursunuz?” sorusuna, “düzenli okurum” diyenlerin oranı sadece yüzde 11.2… “Düzenli kitap okumanıza engel olan şey aşağıdakilerden hangisidir?” sorusuna ise, “iş yoğunluğu, okuldan zaman kalmıyor, boş zamanlarımı televizyon seyrederek geçiririm veya başka şeylerle değerlendiririm” gibi bahaneler sıralanmış. “En son ne zaman para karşılığı kitap almıştınız?” sorusuna ise ankete katılanların yüzde 45.6’sı “bir yıldan fazla zaman oldu” cevabını vermiş. “Evinizde kitaplarınızı koyduğunuz bir bölüm var mı?”sorusuna ise yüz kişiden 76’sı “hayır” cevabını vermiş. Türkiye’de kitap okumayı teşvik etmek amacıyla sürekli gerçekleştirilen kampanyaların faydalı olduğuna inananların oranı ise yüzde 15’lerde kalmış.
Günlük gazetelerle ilgili sonuçlara gelince… Ankete göre günlük gazete almayanların sayısı yüzde 70’i geçiyor. “Ayda bir kez okurum” diyenlerin oranı ise yüzde 64.2. Gazetelerde en çok okunan bölümlerde spor, magazin. En az okunan da siyaset ve ekonomi…
70 milyonluk bir ülkede toplam gazete sayısı ve kitapların satış rakamları göz önüne alınırsa bu anketlerin haklılığı da ortaya çıkıyor.
Özetle, anket bize, önce anne babaların okumaya başlaması sonrası, sonra da çocuklarına kitap sevgisi ve okuma alışkanlığını kazandırmaları gerektiğini ortaya koyuyor. Haydi kitap okumaya…
21.12.2008
E-Posta:
[email protected]
|