Mahallî seçimlere dört ay kalması siyaset kulislerini hayli hareketlendirdi. Ankara, belediye başkan aday adaylarından geçilmiyor. Genel başkan veya parti yetkililerine ulaşmaya çalışanından genel başkanlara görünmek için lacivert elbiseleri çekenlere kadar pek çok isim Ankara’nın yolunu tutuyorlar.
Tabiî bu durum parti grup toplantılarına da yansıyor. Grup toplantıları adaylar ve onu destekleyenler tarafından dolduruluyor. Meclis kulislerinde adım atacak yer olmuyor, grup toplantılarının yapıldığı yerlerde basın mensuplarının oturduğu sıraları vatandaşlar dolduruyor. Bakanlar ve milletvekilleri dahi oturacak yer bulamıyor. Parti grup toplantıları “Türkiye seninle gurur duyuyor” sloganları ile adeta seçim meydanlarını hatırlatıyor.
* * *
AKP ve CHP grup toplantılarında “rozet” takma yarışı yaşanıyor. Bu haftaki Meclis grubunda rozet takma yarışında AKP fark attı. CHP’de eski partililer yuvalarına dönerken, AKP’de CHP, DSP başta olmak üzere DP ve ANAP’tan belediye başkanlarına rozet takıldı. (Tam seçim arefesinde parti değiştirmenin ne kadar etik olduğu tartışılır.) Ancak, bu katılımlarda hem rozet takılan, hem de rozet takanların ortak menfaatleri olduğu muhakkak. Rozet takanlar, ilinde güçlü olan belediye başkanını saflarına katarken, rozet takılan da—güçlü gördüğü partiye geçerek—tekrar belediye başkanı seçilmeyi plânlıyor. Belki son anda parti değiştiren belediye başkanları aday dahi gösterilmeyebileceğini göze alarak…
Burada bahsetmek istediğim bir husus var. AKP’de rozet takma sırasında herkesin dikkatini bir şey çekti. Malûm, rozet takma işini ilk başlatan CHP olmuştu. Haftalardır İstanbul’da Baykal’ın çarşaflı hanımlara taktığı rozet konuşuluyor. Samimî olmadığını düşünen kadar, bunun CHP için yeni bir açılım olduğunu söyleyenler de var.
AKP grubundaki rozet takmada yaşanan görüntü pek çok kişinin aklına “AKP CHP’ye misilleme mi yapıyor?” sorusunu getirdi. Baykal’ın çarşaflı hanımlara taktığı rozetin yankıları sürerken, Erdoğan’ın partisine katılan başı açık hanımlara rozet takması hele de bu hanımların CHP’li olması bu düşünceyi pekiştirdi. Üç CHP’li üyeye rozet taktıktan sonra ellerinden tutup havaya kaldırıp salonu selâmlaması da bir saat sonra grubunda konuşan Baykal’a mesaj niteliğindeydi. Tabiî Baykal da boş durur mu? Rozet takmada rekorlar kıran Baykal, AKP’li bir belediye başkanına rozet takarak, karşı atağını gösterdi. Karşılıklı rozet yarışı ile birbirlerine nisbet ve misilleme yaparak yarışlarına devam ediyorlar.
Görülen o ki, bu rozet takma yarışı en azından mahallî seçimlerde aday belirlemeye kadar sürecek. Bakalım rozet takma yarışında daha hangi “şaşırtıcı resimler”e rastlayacağız.
* * *
BU DA YEMEK NİSPETİ
Burada nispet demişken başka bir olayı daha aktaralım. Mahallî seçimlerle ilgili olmayan bu olayda Meclis Başkanı Köksal Toptan, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Hanıma yaptığı nispet ya da nazire oldu. Toptan geçtiğimiz hafta içinde kadın milletvekili eşlerine Mecliste bir yemek verdi. Peki, bu yemeği ilginç yapan neydi? Bunu da Toptan’ın sözleriyle anlatalım. “Sayın Başbakan’ın eşi Emine Hanım, seçimden sonra bayan vekil ve erkek vekil eşlerine tanışma yemeği düzenledi. O dönem bazı bayan vekil arkadaşlarımızın da eşleri de yemeğe gitmişler ve kapıdan geri çevrilmişler. Bunun üzerine ben de böyle bir yemek tertiplemek aklıma geldi. Ancak kısmet bugünmüş…”
Yemeğe MHP, DTP ve DSP’den katılım olmazken, CHP’yi sadece İzmir Milletvekili Canan Arıtman’ın eşi Mustafa Yetkin Arıtman temsil etmiş. AKP’den 14 milletvekili eşi yemeğe katılırken 9’u katılamadı. Yemekte ağırlıklı olarak küresel kriz konuşulmuş.
Bu yemeğin başka ilginç yanı da şu oldu. Toptan’ın eşi Saime Toptan’ın yaklaşık iki hafta önce erkek milletvekillerinin eşlerine düzenlediği yüzer kişilik gruplara verdiği çay partisinin ardından, bu kez, Köksal Toptan kadın milletvekillerinin eşleri yemekte ağırlandı. Yemeğe, Mecliste bulunan 50 kadın milletvekilinden evli olan 35’inin eşi dâvet edildi. Bu dâvet edilenlerin arasında öyle birisi vardı ki, Toptan’ı sonradan dâvet için “özür” dilemek zorunda bıraktı.
Peki, Toptan’ı özür dilemeye götüren dâvet neydi? DTP Grup Başkanvekili Fatma Kurtulan’ın terör örgütünün dağ kadrosundaki eşi Salman Kurtulan’a da dâvetiye gönderilmiş. Bu durumu sonradan öğrenen Toptan “Kamuoyumuzdan özür diliyorum, bunu yapmamamız lâzımdı, ama benim üç gün Ürdün’de olmam, arkadaşlarımızın dikkatsizliği böyle bir sonuç doğurdu” diyerek özür diledi.
Siyasetteki bu nispet ve misillemeler devam eder mi bilemeyiz, nazire yapalım derken bu tür “hatalı” işler de olabiliyor elbette…
30.11.2008
E-Posta:
[email protected]
|