Irak işgâlini 20 Mart 2003’ten beri sürdüren Amerikan ile Irak hükümeti yetkililerinin “ABD ordusunun 31 Aralık’tan sonra 3 yıl daha Irak’ta kalması”nı öngören anlaşmayı imzalamasından sonra ortaya çıkaracağı tablo aslında başarı gibi sunulacak nitelikte değil.
Anlaşmaya göre ABD askerleri Irak’tan 2011 yılının sonuna kadar çekilecek. Bu açıdan bakıldığında, yaklaşık beş buçuk senedir işgâlci olan ABD’nin bu sürenin yarısından daha fazla daha Irak’ta işgâlci olarak kalması gözyaşını daha da arttıracaktır.
Irak hükümeti imzaladığı “sofa” adı verilen anlaşma uyarınca 152 bin civarında olan ABD askeri üç yıl daha “meşrûiyet sorunu” yaşamadan Irak’ta kalacak. Irak hava sahasının denetimi 1 Ocak 2009’tan itibaren Bağdat’taki merkezî yönetime geçecek. ABD askerleri, 30 Haziran 2009’a kadar şehir ve kasabalardan çekilecek, Irak yargısından izin almadan evlere baskın düzenleyemeyecek. ABD, Irak’ın mallarını korumaya devam edecek. Irak’ta güvenlik tam sağlandığına kanaat getirilirse anlaşmanın tarihi dolmamış olsa bile karşılıklı uzlaşmaları sonucunda güvenlik anlaşması önceden bitirilebilecek.
Şiîlerin karşı çıktığı anlaşma önümüzdeki hafta içinde Irak Meclis’inde oylanması bekleniyor. Bu anlaşmanın Meclis’ten geçip geçmeyeceği ya da onaylanıp onaylanmayacağı belli değil. Irak Meclis’ine sunulan bu anlaşmanın “çoğunluk oyu”yla kabul edilmesi gerekiyor. Irak hükümeti, bunun ABD askerlerinin varlığını sonlandırmayı garantilediği için “iyi bir anlaşma” olduğunu söylüyor. ABD tarafı da “her iki millet içinde iyi bir anlaşma” değerlendirmesinde bulunuyor.
İlk bakıldığında Irak için önemli bir anlaşma olarak görünse de, seçim çalışmaları sırasında ABD’nin Irak’tan bir an önce çekileceğini söyleyen Barack Obama’nın görevi devralacağı 20 Ocak’tan önce yapılması manidar. Çünkü, Obama’nın elini kolunu bağlayan bu anlaşmaya Bush ve Irak Başbakanı Nuri El Maliki imza koyacak. Bir diğer sıkıntılı durum da Irak’tan çıkacak ABD askerlerini Afganistan’a gönderme plânları. Bu da ABD’nin bölgedeki işgâlini devam ettireceğini gösteriyor.
Başka bir sıkıntı ise, ABD'nin 5.5 senedir karıştırdığı Irak’tan çekilmesinden sonra neler olacağının bilinememesi. Irak’taki karışıklığın giderilmesi için başta Türkiye ve bölge ülkelerin bir an önce harekete geçmesi gerekiyor.
Irak hava sahasının 1 Ocak 2009’dan itibaren tekrar Bağdat’a bırakılmasını içeren Sofa anlaşmasındaki ilgili maddeye göre, Türkiye, sınır ötesi hava operasyonları için, kuzeydeki bölgesel yönetimin ciddî ağırlığı bulunan Irak’tan “izin almak” zorunda kalacak olması Türkiye’yi düşündürüyor. Perşembe günü Türkiye’ye gelen Irak Devlet Bakanı Ekrem El Hâkim başkanlığındaki heyet hem bu anlaşmanın mahiyetini anlatmak, hem de Türkiye’nin “kaygılarını” gidermek amacıyla görüşmelerde bulundu. Dışişleri Bakanı Ali Babacan ile İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın Irak’ı ziyareti bu kaygıları gidermek adına yapıldı.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün ABD’nin Irak’tan çekilmesinin beklenen bir sonuç olduğunu, Irak’ın “resmen işgâlinin sona ermekte olduğunu” söyleyip, “Terörle mücadelede K. Irak bölgesel yönetimi üzerine düşeni yapma zorunluluğu hissediyor” demesi de Türkiye’nin bu kaygılarını gösteriyor.
* * *
Üç yıl daha ABD’nin orada kalacağı düşünüldüğünde gözyaşı ve kaosun devam edeceği ortada dururken, beş buçuk yıllık bilânçonun neler getirdiğine bakmakta yarar var.
İnsanî Yardım Vakfı’nın (İHH) Temmuz ayında yayınladığı “Irak raporu” Irak’ta ABD işgalinin nelere mal olduğunu gözler önüne sermişti. Demokrasi ve özgürlük getireceğiz diyerek Irak’ı işgâl eden Amerika’nın Irak halkı için kaos, çatışma, ölüm, acı ve göz yaşından başka bir şey getirmediğini göstermişti.
İşte rapordan birkaç rakam. İki milyondan fazla insan öldürüldü. 5 milyon çocuk yetim, 1 milyon kadın dul kaldı. Irak halkının yüzde 75’i fakirlik sınırında bulunuyor. 6 milyondan fazla insan açlık sorunu çekiyor. Yani her 4 Iraklıdan 1’i aç. 10 bin kişiye 6 doktorun düşüyor. Ülkedeki 34 bin doktordan 2 bini öldürülürken, 20 bini ülkeyi terk etti. Son 5 yılda 500’den fazla akademisyen ve eğitimci öldürüldü. Elektrik yetersizliği sebebiyle Irak’ta halen 15 milyon insan karanlıkta yaşıyor. Irak, 6 milyonu aşkın göçmenle, dünyada en çok mültecisi olan ikinci ülke. 2003 yılında başlayan işgalde Amerikan güçlerince esir alınan 25 bini aşkın kişinin halen yargılanmadığı da belirtilirken, işgalin ardından Irak güvenlik güçlerince tutuklananlarla birlikte sayının 60 bini bulduğu ifade ediliyor. İşgalin başladığı 2003’ten bu yana 4 bin 189 Amerikan askeri de öldü.
Bunların tesbit edilebilen rakamlar olduğu düşünüldüğünde ABD işgalinin çok daha büyük zayiatlar verdiği ortada. Peki, bunların hesabını kim verecek? Başta ABD’nin şu anki Başkanı Bush ve işgâlden sorumlu olan kişiler “savaş suçlusu” ilân edilebilecek mi? Ölen iki milyonun insanın, yetim kalan beş milyon çocuğun, aç insanların hesabını da birileri vermeli.
22.11.2008
E-Posta:
[email protected]
|