Birşeylere canınız sıkıldığı, moral bozucu olaylarla karşılaştığınız zaman ne yaparsınız?
Dinî duyguları zayıf insanlar böyle anlarda rahatı içkide ararlar. Geçici bir süre gam ve kederlerini unuttuklarını, fakat sıkıntılarının daha da arttığını görmekte gecikmezler.
Dinî duyguları kuvvetli bazı insanlar ise, kendilerini okumaya vererek sıkıntılarından kurtulurlar.
Doğrusu da budur. Bir bilgin şöyle der: “Bir sıkıntım, üzüntüm olmayadursun hemen kitabın başına koşar, onunla hemhâl olur, adeta dertleşir, sohbet ederim. Sıkıntılarımdan kurtulmak için on beş dakika bile bana yeter.”
Çok doğru. Büyüklerin hep kitapla haşir neşir oluşları, beş dakikalarını olsun boşa geçirmemeleri bundan olsa gerek. Zikir, fikir, tefekkür, maddeten ve mânen nice faydalar sağlayan eserler aynı zamanda en sadık dost, en fedakâr arkadaştır. İnsana hep güzel duygular aşılar, hayata başka bir şevk ve zevkle bağlarlar. Merhum Hulusi Yahyagil, dünyevî meşguliyetlerin sıkletinden nefes almak istediğinde hemen Kur’ân tefsirlerine koşarmış. Rûhî ve manevî gıdalarını alır, bulabildiği bir muhatabı da ona hissedar edermiş.1 Onunla meşgul olmadığı zamanlar için ise, “Keşki enfâs-ı ma’dude-i hayattan olmaya idiler”2 diyerek onların sayılı nefesleri arasında olmamasını temenni edermiş.
Bu Kur’ân nurları ruh, kalp, akıl ve tüm hissiyâtı tatmin eder. Manevi hastalıklar için birer ilaç olur. Onun için onları okuyan herkes sıkıntılardan kurtulur, rahat ve huzura erer. Sabri—ki Nurun ilk talebelerindendir—deryaya dalar gibi derinliklerde kulaç sallar, o mânevî deryada dalgıç misâli ilerlerken yüce hakikat ve ulvî zevklere gark olur ve bunları anlatmaktan aciz kalır.3
Meselâ Sözler’i tanımaya başladığı bir sene boyunca şevk ile okuduğunu, inayetle feyizlendiğini, teşvikle nurlandığını, iştiyakla lezzet aldığını, işaretleriyle boyandığını, derece derece olgunlaşma yolunda ilerlemeye çalıştığını anlatır. Bu sürenin bir gününe bütün hayatının bile mukabil gelemeyeceğini belirtir.
İhtiyaç içinde kıvranan bir kimse düşünün! Hiç ummadığı bir şekilde bir küp altın bulsa ne kadar sevinir, bütün dünyalar onun olur. Herbiri birer mânevî hazine olan Kur’ân hakikatlerine kavuşan, ruh, kalp ve aklını onunla doyuran, huzur bulan bir insanın sevinç ve mutluluk ifadeleridir bunlar. Hazinenin zenginliğini bilen herkes mutluluktan dört köşe olur.
Dipnotlar:
1- Barla Lâhikası, s. 31
2- A.g.e., s. 30
3- A.g.e., s. 36
22.11.2008
E-Posta:
[email protected]
|