"Gerçekten" haber verir 22 Kasım 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Kazım GÜLEÇYÜZ

Ezan ve Atatürk



Yekta Güngör Özden gibilerin her fırsatta tekrarladıkları sözü, geçtiğimiz günlerde Ermeni Araştırmaları Merkezi Başkanı Prof. Dr. Hikmet Özdemir de söylemiş:

“Ülkemizde insanlar ezan sesi duyabiliyorlarsa, bunu Atatürk’e ve askerlerine borçlular...”

Özdemir evvelce Özal’ın Çankaya’daki danışmanlarındandı. Bir ara Yeni Asya’da Bediüzzaman’la ilgili müsbet değerlendirmeleri çıktı. Sonra epeyce bir zaman “kızağa” çekildi. Akabinde Ermeni araştırmaları uzmanı olarak tekrar sahneye çıktı. Ama şu söylediği sözün, yeni uzmanlık alanıyla da bağdaşacak bir tarafı yok.

Yeryüzünde on dört asrı aşkın bir zamandır yankılanan ezan sesini kim susturabilmiş ki, bu topraklarda öyle bir durum ortaya çıkıp da M. Kemal’in bunu önlediğinden dem vurulabilsin?

Eğer kast edilen şey, “Anadolu toprakları Yunan, İngiliz, Fransız, İtalyan, Rus işgalciler arasında paylaşılmak isteniyordu. Bu plan başarılı olsaydı ne bayrak kalırdı, ne de ezan okunacak cami ve minare” gibisinden bir varsayım ise...

Bir defa millî mücadeleyi bütün memleket sathında örgütleyenlerin başını, her yerde, ezan sesini susturmama kararlılığıyla harekete geçen sarıklı hocalar, müftüler, din âlimleri çekiyordu.

Onların öncülüğünde topyekûn bir milletin kurtuluş hamlesi tek bir şahsa mal edilebilir mi?

Gerçi Özdemir, bugün ezanları duyabiliyor olmamızı Atatürk’ün yanında, onun kahraman askerlerine de borçlu olduğumuzu ifade ediyor.

Ama aslan payını yine Atatürk’e verdiği açık.

Aynı söylemi kullanan diğerlerinde ise Özdemir’in sergilediği bu “sınırlı hakşinaslık”tan da eser yok. Onlar, olumlu herşeyi Atatürk’e mal ederken, bütün olumsuzlukları da milletin sırtına yükleyen çarpık bir mantıkta ısrar ediyorlar.

Oysa Bediüzzaman’ın bu konuda defaatle ifade edegeldiği gibi, zafer ve muvaffakiyet orduya aittir; hezimet ve başarısızlığın sorumlusu ise komutandır. Ne var ki, bu kural Türkiye’de hep tersine işledi. Ve maalesef halen de öyle gidiyor.

Öte yandan, zaferden sonra yönetime hakim olup dizginleri ele geçiren kadronun, ezanı asırlardır okunan orijinal şeklinden çıkarıp Türkçeleştirmesine ve ot deposu olarak kullandığı camilerde ezan sesini susturmasına ne buyurulur?

Mecliste ayakta alkışlanarak kabul edilen ve hâlâ her okunuşunda hepimize ulvî heyecanlar yaşatan İstiklâl Marşımız “Bu ezanlar ki şehadetleri dinin temeli, / Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli” duasını terennüm ederken ezanın tanınmaz hale getirilmesinin izahı neydi?

19-20. yüzyıl sömürgeciliğinin baş aktörü İngilizlerin bile müstemleke olarak hakimiyetleri altına aldıkları ülkelerde tevessül etmedikleri uygulamalar, burada yıllarca sürdürülmedi mi?

Demirel’in “Millet Yunan istilâsına karşı aktif mukavemet olarak istiklâl savaşı tepkisini gösterdikten sonra, zaferin akabinde kendi devletinin ‘Modernleştiriyoruz’ diye din üzerine getirdiği baskılara da pasif mukavemetle tepki göstermiştir” (Köprü, Ağustos-1988; İslâm, Demokrasi, Laiklik, s. 139) sözüyle dile getirdiği önemli tesbitin içinde bu yaşanmış olaylar da yok mu?

1950’den sonra demokrat iktidar ezanı tekrar özgürlüğüne kavuşturmasaydı, bugün hâlâ minarelerden ezan adı altında, halkın “tungurtu” olarak anıp bir daha asla duymak istemediği “Tanrı uludur” sesleri yükselmeye devam edecekti.

Atatürk’ü savunmak isteyen savunsun. Ama bunu yaparken gerçekleri saptırmaya ve anayasadaki o klişe ifadelerle “dini ve dince kutsal sayılan şeyler”i istismar etmeye kalkışmasın. Ve ezan başta olmak üzere, dinî sembolleri alet ederek Atatürk’ü gerçekte olduğundan farklı göstermeye tevessül etmesin. Ederse mahcup olur.

Bu millet millî mücadeleyi “Ezan Türkçeleştirilsin” diye değil, kâinattaki en yüksek hakikati günde beş vakit ilân eden “Allahu ekber, Allahu ekber” nidaları kıyamete kadar semalarımızdan eksilmesin diye verdi. Çarpıtmanın âlemi yok...

22.11.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (21.11.2008) - CHP, AKP ve Atatürk

  (20.11.2008) - İşin özeti

  (19.11.2008) - Bozulan dehşetli plan

  (18.11.2008) - DP'nin dirilişi

  (16.11.2008) - Ân-ı seyyâle

  (15.11.2008) - Ölümsüzlük?

  (14.11.2008) - AKP ve devrimler

  (13.11.2008) - AKP ve Atatürk

  (12.11.2008) - Alternatif arayışı ve DP

  (11.11.2008) - Fırat ve Erdoğan

 
Ufo ısıtıcılar, infrared ısıtıcı, kumtel ısıtıcılar.
GAZETE 1.SAYFA

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  H. Hüseyin KEMAL

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır