Dünyada yaşanan küresel kriz Türkiye’de de artık iyice hissedilmeye başlandı. İşten çıkarmalar, kapanan dükkânlar ve fabrikalar, ödenmeyen çek ve senetler, bir de bunun üstüne elektrik ve doğal gaza yapılan zamlar vatandaşı iyice bunaltmaya başladı. Başbakan IMF ile yılbaşına kadar anlaşma yapılacağını açıkladı, ancak hem işveren, hem de memur konfederasyonları IMF ile anlaşma yapılmaması için ikazda bulunuyorlar. İşsizlik iki rakamlı haneleri geçti. Enflasyon beklenenin üstünde… Yani, ekonomik kriz ülkemize teğet geçmiyor.
Ekonomideki bu kriz, geçen hafta, Meclis’te yapılan bütçe görüşmelerinde dile getirildi. Muhalefet “Kriz var” dedikçe hükümet pembe tablolar çizdi. “Kriz teğet geçecek” demeye devam etti. Baykal, yıllar önce Erbakan’ın kullandığı tablolarla, grafikler kullanarak hükümetin ekonomi politikalarını eleştirdi. Erdoğan da aynı taktikle cevaplarını verdi.
Bütçe görüşmelerinden birkaç not aktaralım. Hani hep denilir ya, “nerede o eski günler” diye… Meclisteki bütçe görüşmelerini takip ettiğimizde de “nerede o eski bütçe görüşmeleri” cümlesi aklımıza geldi. Eskiden basın localarında oturacak yer bulunamaz, merakla görüşmeler takip edilirdi. Ama bu seneki görüşmelerin gazeteciler, Genel Kurula gelip görüşmeyi takip eden gazetecilere “bir sataşma falan oldu mu?” diye sorduktan sonra olumsuz cevap alınca “Hiç hareket yok. Amma can sıkıcı konuşmalar” diyerek dışarı çıktılar. TBMM eski Başkanı Bülent Arınç da “Geçmiştekilere bakınca insanın ‘böyle bütçe görüşmesi mi olur’ diyesi geliyor” diyerek bu görüşe katılıyor.
Görüşmelerde sadece Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın esprili konuşması ve Başbakan ile DTP’li milletvekillerinin atışması oldu. Bunlar da olmasa, bütçe görüşmeleri gayet sakin geçti, bile denilebilirdi.
Görüşmelerde dikkat çeken başka bir görüntü ise, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın konuşmalarında idi. Alıştığımız Baykal’dan farklıydı. Orhan Veli’nin “Beni bu havalar mahvetti” şiiri ile süslediği konuşmasında ne laikliğin tehlikede olduğundan, ne rejim tehlikesinden bahsetti. Sadece hükümeti ekonomi konusunda eleştirmekle kaldı. Öylesine ki, Bakan Unakıtan’ın CHP’ye dönerek, “Beni iyi dinleyin, belki değişirsiniz. Çarşaf-marşaf değişiyorsunuz biraz. İyi şeyleri almaya bakın” sözlerine bile cevap vermedi. Bu da “açılıma” devam ettiğinin göstergesi miydi, bilemiyorum.
Yeri gelmişken, “açılım”, “katılım”, yoksa Baykal’ın yeni söylemi ile “girişim” tartışmalarının bu haftaki seyrine bir bakalım...
Hükümet kanadı Baykal’ın bu “açılımı”ndan hayli umutlu. Baykal açılımlarını izaha devam ediyor. Bir taraftan “meşhur çarşafa rozet takma” töreninin perde arkasını açıklarken, aslında kendisinin “türbanlı” birilerini beklediği, ancak çarşaflılar gelince de rozeti takmamazlık etmediğini açıklıyor, diğer yandan, “Toplumda zannettiğimden çok daha derin bir saflaşma varmış, onu gördüm” diyerek itiraflarda bulunuyor. Akşam’dan İsmail Küçükkaya’nın aktardığına göre Baykal, Ahmet Hakan’a “Bende çarşaf açılımı var. Ahmet de modernlik açılımı. İkimiz de birbirimize doğru ilerliyoruz” diyor.
Ancak şüphe duyanlar da yok değil. Bunlardan birisi de Bahçeli… Devlet Bahçeli’nin medyanın Ankara temsilcileriyle yaptığı kahvaltılı sohbet toplantısında Baykal’ın yeni stratejisini sorgularken, “Bu bir açılım mı, yoksa katılım mı? Katılım ise buna kimsenin bir diyeceği yok, açılım ise bu ne anlama geliyor? Acaba Türkiye nereye götürülmek isteniyor?” cümlesine aynı sertlikle Baykal’ın cevap vermesi, bu konunun daha çok su götüreceğini, Mart ayına kadar tartışmanın devam edeceğini gösterdi.
Bahçeli’nin bildiği bir şey mi var, yoksa bir şey mi imâ ediyor kestiremiyoruz. Ancak Baykal’ın “MHP muhatabımız değil” diyerek bu sorulara cevap vermekten kaçamayacağı da ortada...
* * *
Baykal açılımlarına devam etse de, “çarşaf açılımının samimiyeti” hâlâ sorgulanıyor. Bu konuda en ilginç sözleri Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu söyledi. “Karakolda doğru söyler, mahkemede şaşar” atasözünü hatırlattıktan sonra “Karakolda doğru söylediğini gördük” dedi ve ekledi “Bakalım mahkemede şaşacak mı?” Gündoğdu, bir de söz verdi. “Eğer karakolda da (yani mahallî seçimlerden sonra da) bu açılımlarına devam ederse, bir plâket vereceklerini açıkladı. Bakalım Baykal, milletin huzuruna çıktığında ne karşılık alacak?
Mahallî seçimler yaklaşırken, Türkiye bir taraftan ekonomik krizi daha fazla kazasız-belâsız atlatmaya çabalarken, diğer taraftan da açılımın neticesini tartışıyor.
20.12.2008
E-Posta:
[email protected]
|