Mahallî seçimler Türkiye’nin gündemine iyice oturdu. Partiler adaylarını teker teker açıklamaya başlarken, seçim kütükleri ile ilgili tartışmalarda devam ediyor. 2 bin 115 seçim bölgesinde yapılacak mahallî seçimler pek çok sonucu ortaya koyacak. İktidar tarafından bakıldığında 1.5 sene önce yapılan genel seçimlerden sonra gücünü koruyup koruyamayacağı, muhalefette tarafından bakıldığında oylarını arttırma ve “alternatif” olabilme neticesini gösterecek.
MHP’nin genel Başkanı Devlet Bahçeli de “2009’un önemli olayı” olarak gördüğü bu seçimlerin Türkiye açısından çok önemli sonuçları olacağını söylerken, seçimlerin iki “hayırlı” sonuç ortaya koyacağını, bunlardan birisinin iktidara karşı alternatifi ortaya çıkacağını, diğerinin de “ayağı yerden kesilen” hükümet için kendine bir çeki-düzen verme sonucunu ortaya çıkaracağını söyledi. İktidarın ayağını yerden kesmesini de başbakanın hep yurtdışı gezilerine gittiğini, ayağını hiç yere basmadığı şeklinde açıklık getirdi. Bahçeli, her yıl düzenlediği “geleneksel kahvaltılı sohbet toplantısı”nı dün Sheraton Hotelde yaptı. Gazete ve televizyonların Ankara temsilcileri ve yöneticilerinin davetli olduğu toplantıda Bahçeli, açıklama yapmaktan çok gazetecilerin sorularını cevaplandırdı. Gazetecilerin bulunduğu her masaya birkaç parti yöneticisinin oturduğu toplantıda masalardaki konuşulanlar da mahallî seçimlerdi. Bizimde yer aldığımız masada da eski Bakanlardan Faruk Bal da, Ankara adaylarını nasıl değerlendirdiğimizi sordu, kendisi de değerlendirmelerde bulundu. Bahçeli’ye sorulan soruların büyük kısmı CHP’nin çarşaf açılımı ve mahallî seçimlerden beklentileri çerçevesinde oldu. Bahçeli’nin, MHP’nin Doğu ve Güneydoğu’da performansı ve İstanbul ve Diyarbakır da aday çıkarmayacağı yönündeki yorumlardan hayli rahatsız olduğu görülüyor. Seçim yarışının, etnik yarış gibi gösterilmesinin tarihî bir hata olacağını söylerken, MHP’nin bütün seçim bölgelerinde aday çıkacağının altını çizdi. “Neden aday çıkarmayalım ki?” diye de sordu. MHP’nin polemik oluşturma niyetinde olmadığını, “pusu, tuzak” gibi kavramların da MHP ile bağdaşmayacağını söylerken Deniz Baykal’a gönderme yaptı. CHP seçmeninin kıyafetinin kendilerini ilgilendirmediğini söylerken bazı soruları da sormalarının kendi hakları olduğunu dile getirdi. Ve sorularını yöneltti: “Türkiye nereye götürülmeye çalışıyor? Türkiye’de okyanus ötesi bir takım modeller benimsetilmek isteniyorsa, Türkiye’ye yeni modeller öneriliyorsa ve bunun adına ılımlı siyasi İslâm modeli deniyorsa bu soruları sormak hakkımızdır. Partiye üye olmayı özgürlükler kavramının ötesinde oluşturulmak istenen model olarak düşünüp aydınlatmak lâzımdır. Bu ılımlı siyasî İslâm modeline mi hizmet ediyor? CHP ılımlı İslâm çizgisinde mi değil mi? CHP bunu açıklasın ve kurtulsun.”
Bahçeli rahatsız olduğu bir konu da Türkiye’de “muhalefet yok” sözleri. “Türkiye’de muhalefet vardır” dedi ve Meclis’te yedi tane parti olduğunu, iktidarın güçlü bir seçmen desteği ile iktidara geldiğini, bunun geri kalan kısmını da muhalefeti oluşturduğunu ifade etti. de şu soruyu yöneltti. “Muhalefeti adam yerine koymuyorsanız o zaman birilerini mi davet ediyoruz?”
Toplantıda dikkatimizi çeken de Bahçeli’nin ABD’den bahsederken hep “okyanus ötesi” ifadesini kullanması oldu. Bu ifadeleri birkaç soruda değişik konularda vurguladı. Türkiye’de iki kutuplu bir politika oluşturulmaya çalışıldığını, bunun da okyanus ötesinde plânlandığı söyledi. Bu kavramı Irak meselesinde dile getirdi. Irak meselesini Iraklılardan ziyade “okyanus ötesi” ile konuşulması gerektiğini söyledi. İki partili bir parlamenter sistemin “sinsice” ortaya konulmak istendiğini, kendilerine de 1999 yılında “güçleniyorsunuz, değişecek misiniz” diye sorular sorulduğu açıkladı. Güneydoğu sorunu ile ilgili olarak ise, oradaki sorunun sosyo-ekonomik bir sorun olduğunu, asıl sorunun ise “beka sorunu” olduğunu dile getirdi. Bu sorunun konuşulacağı yerin sokaklar değil, parlamento olduğunun altını çizdi. Sorunun Meclis dışında aranmasının önce intifada ile başlayacağını, ardından çocukların kullanılacağını, sonrasında ise iç çatışma ile şekillenebileceğini söylerken de, “Allah muhafaza ileride telâfisi mümkün olmayan notlara gelebilir” diye de ikazlarda bulundu.
Küresel ekonomik kriz, “özür diliyorum kampanyası” gibi konulardaki görüşlerini açıklayan Bahçeli’nin seçmen kütüklerindeki yanlışlıklar sebebiyle seçimlerin ertelenmesinin daha büyük sıkıntılar doğuracağını, ancak bu tartışmalar sonrasında mahallî seçimlerden sonra seçimlerinin meşrutiyetinin uzun süre tartışacağını söylerken, İçişleri Bakanlığı ve Yüksek Seçim Kurulunun bu meseleyi kısa zamanda çözmesini, gerekirse yeniden bir seçmen yazılımının da yapılabileceğini açıkladı.
Son bir not: Geçmiş yıllardaki bu minvaldeki toplantılarda sorulara karşı sesini yükselten bir Bahçeli yerine hayli sakin bir Bahçeli gördük. Sohbet toplantısından aktarabileceklerimiz bunlar…
19.12.2008
E-Posta:
[email protected]
|