28 Eylül 2009
Anasayfa| Güncelr| Dünya| Ekonomi| Spor| Görüş| Lahika| Röportaj| Yazarlar | Ramazan | Gün Gün Tarih
Recep TAŞCI |
|
Sömürü düzeni artık sona ermeli |
2009 bütçesinde 10,3 milyar TL olarak tahmin edilen açık, geçen hafta açıklanan Orta Vadeli Programda 62,8 milyar TL’ye yükseltildi. Küresel krizin etkisiyle bütün dünyada olduğu gibi bizim bütçemizin de açık vermesi kaçınılmazdı. Talebi canlandırmak için malî disiplin gevşetildi, vergilerde indirime gidildi, kamu harcamaları arttırıldı... Bunun tabiî sonucu açık meydana geldi. Açığa şaşırmıyoruz. Anlamakta güçlük çektiğimiz nokta, uyarılara kulak tıkayarak böyle gerçek dışı hedeflerin konulması. Yaklaşık 6 kat bir yanılma, devlet ciddiyetiyle bağdaşmıyor. Açık nasıl kapatılacak? Vergide artış düşünülmüyor. Özelleştirmeden gelecek gelir sınırlı. Tek yol... Borçlanmak. Zaten bu maksatla hükümet, borçlanmayı kısıtlayan yasa maddesini geçtiğimiz aylarda torba yasa ile değiştirerek borçlanma yetkisini 5 kat arttırdı ve 14 milyar TL’den 75 milyar TL’ye çıkardı. Umarız bu limiti zorlamayız. Borçlanmak... İlk bakışta sevimsizdir. Bize Düyun-u Umumiye’yi hatırlatır. Koca bir imparatorluğu çökerten sebeplerin başında gelir. Ancak baştan kestirip atılmamalı, her halükârda karşı da çıkılmamalı. Kendi yağı ile kavrulmak... İyidir, hoştur. Ama... Borç da yiğidin kamçısıdır. Zaman kazandırır, vaktinden önce mal, mülk sahibi yapar. Yeter ki şartlar müsait olsun. Ekonomist olmaya gerek yok, şunu herkes bilir. Borçla borç ödenmez. Mecbur kalmadıkça tüketim için borçlanılmaz. Eğer... Yiyecek, içecek, kira, giyim, kuşam için borçlanılır... Borç da borçla ödenirse... Batağa saplanılmış demektir. Hesabını kitabını bilen aklı başında biri bu duruma düşmez. Ya hükümetler? İşte rakamlar, siz karar verin. Yılın ilk sekiz ayında ödenen borç 90 milyar TL. İyi. İyi de karşılığında 105 milyar TL borçlanılmış. Yani borç borçla ödenmiş, yetmemiş ilâveten 15 milyar TL daha borç alınmış. Dolayısıyla iç borç stoku geçen yılın sonunda 275 milyar TL seviyesinden 2009’un ilk yedi ayında 308 milyar TL’ye çıkmış. Yedi aylık artış 33 milyar TL. Artmış da ekonomiye katkısı ne olmuş? Verimli yatırımlarda, işsizliğe çare olacak projelerde mi kullanılmış? Maalesef. Büyük ölçüde sosyal güvenlik açıklarının kapatılmasında harcanmış. Rakam mı? 35 milyar TL. Getirisi olmayan bir para. Ve faiz. Düşüyor, sevindirici bir gelişme. Gerçekten geçen Ağustos ayında faiz yüzde 19 iken bu Ağustos’ta yüzde elli azalarak yüzde 9,8 düzeyine indi. Ne ki ödenen faiz, bütçe gider kalemleri içinde yine de en büyük yekûnu teşkil ediyor. Nitekim 2009 yılında faiz yükü 50 milyar TL civarında olacak. Bu tutar 3 milyon kamu personelinin maaşına denk. İşin vahameti hakkında bir fikir verebiliyor mu? Bu şartlarda borçlanmayı kişi veya şirket yapsaydı iflâs ederdi. Devlet batmıyor, ama... Halk eziliyor. Bir yandan geçim sıkıntısı... Bir yandan işsizlik... Sağlık, eğitim, adalet hizmetleri kalitesiz. Sık sık krizler patlak veriyor. Bedeli ağır oluyor. Ne yapmalı... Sıradan vatandaş gibi davranmalı. Borç, tüketim için değil, yatırım ve üretim için kullanılmalı... Asla borç borçla kapatılmamalı. Bu kadar basit. Yoksa borçlar çığ gibi büyür, binbir güçlükle 70 milyon insanımızdan toplanan vergiler, bir avuç rantiyecinin cebine girmeye devam eder. Ekonomiyi baltalayan, vicdanları sızlatan bu sömürü düzeni... Artık sona ermeli. 28.09.2009 E-Posta: [email protected] |
Diğer bölümler