Recep TAŞCI |
|
“Açılımı kim açacak?” |
Bir proje. Ne ismi var, ne de cismi. Öyleyken gündemi kitlemiş. Kıyamet kopuyor. Suçlama, tehdit, hakaret... Bini bin para. Bu kavga niye? “Demokrasi ve barış” için. Güler misiniz, ağlar mısınız? Bu ne çelişki? Demokrasi ve barış açılımı demokrat insanların işidir. Demokrat olmayanlardan böyle bir açılım beklemek, ”Darı ekip, buğday biçmek” kadar imkânsızdır. O zaman önce demokrat kişiyi bir tanımla-yalım: Kim ki... Dinlemesini bilir, şiddet ve hakaret içermeyen her fikre saygılıdır, tahammül gösterir, hatta paylaşmadığı fikirlerin savunulmasına yardımcı olur, sesini yükseltmez, nezaketi elden bırakmaz, diyalog ve uzlaşmadan yanadır, ırk, din, dil, cinsiyet, sınıf ayrımı gözetmeden insana insan olduğu için değer verir, kişileri putlaştırmaz, kalıplaşmış düşüncelere itibar etmez, sorgular, kitap okur, dünyada olup biteni izler, tarih bilinci gelişmiştir, fikirlerini cesurca ifade eder, arkadan konuşmaz, toplumsal konularda duyarlıdır, en az bir kaç sivil toplum örgütünde aktif olarak görev alır, baskı ve şiddete karşı direnir, menfaati için değerlerinden taviz vermez, evrensel hukuk ilkelerini benimser, savunur, halkın iradesine ipotek konulmasını onaylamaz, sosyal sorumluluk taşır, temel hak ve hürriyetlerin en geniş şekliyle kullanımını destekler. O kişi demokrattır. Var mı çevrenizde? Ya kendimiz, demokrat mıyız? Dürüstçe cevaplayalım. Sizi bilmem, ama... Benim cevabım hayır. Politikacılar mı? Hiç sormayın. TV’lerden izleyin yeter. Oysa adına ne derseniz deyin “açılım”ın başarılı olmasının ön şartı demokrat olmaktan geçer. Demokrat olmak... Kolay değildir. İrade, emek, yürek ister. Seçenek yok. Mecburuz, gayret sarf etmeliyiz. Aksi halde oligarşik yapının hakim olduğu, başbakanların sultan ilân edildiği, parti liderlerinin değiştirilemediği, hak ve hürriyetlerin kısıtlandığı, hukukun çiğnendiği, basın yayın organlarına baskı uygulandığı, muhalif seslerin susturulduğu, fikirlerin ve kitapların suç unsuru sayıldığı, yolsuzluk ve rüşvetin kol gezdiği, zaman zaman demokrasinin raydan çıktığı, yargının siyasallaştığı, darbelerin alkışlandığı... İkinci sınıf ülke statüsünden kurtulamayız. Açılım bunun için bir fırsat ve umut olabilir. Yalnız açılımın zor ve yorucu bir süreç olduğunu, sabır ve dikkat istediğini bilelim. Bu süreçte şiddet ihtiva etmeyen her türlü aykırı fikirler söylenebilmeli, karından konuşup lâflar evelenip gevelenmemeli, ezberler bozulmalı... Tabiî medeni ölçüler içinde. Ama şu gerçeklerde iyi bilinmeli: Demokratik açılım bütün halkı kucaklamak içindir, bir bölge ve etnik bir grupla sınırlanamaz. Hiçbir ülke... Egemenliğini ve toprak bütünlüğünü riske atacak açılımlara izin vermez. Dünya üzerinde bugüne kadar çok özel bir iki istisna dışında kan dökülmeden masa başında sınırların yeniden çizildiğine şahit olunmamıştır. Bu sebeple... Herkes haddini ve kendini bilsin. Kimse... Tarih boyunca böl ve yönet siyaseti izleyen ve düşmanca duygular besleyen... Dış güçlere güvenerek... Boş hayallere kapılmasın. Daha fazla kan ve gözyaşı akmasın. 07.09.2009 E-Posta: [email protected] |