Recep TAŞCI |
|
IMF’siz yola devam |
Öyle bir hava estiriliyor ki sapla saman birbirine karışıyor, gerçekler ters düz ediliyor. Kara ak, ak kara gösteriliyor. AKP’ye AK Parti denmesini kastetmiyoruz. Kimse üstüne alınmasın. Mevzu ekonomi. Bir yılı aşkın süredir IMF ile görüşülüyor. Geçenlerde Bodrum’da IMF Başkan Yardımcısı Lipsky ile Babacan buluştu. Sonuç yok. Olabilir. Bunun eleştirisini ayrıca yaparız, bir kaç yazımızda yaptık da. Takıldığımız,anlayamadığımız nokta şu: Para isteyen kim, krediyi açacak olan kim? Belli değil. Bizim taraf ikide bir aslanlar gibi kükrüyor, manşetlere taşan demeçler veriyor. “Millî menfaatlere aykırı isteklere evet demeyiz,” ”IMF olmazsa ölecek miyiz?”, ”Ümüğümüzü sıktırmayız” daha nice kabadayılıklar. Sanki parayı verecek olan Türkiye tarafı. Tuhaf bir durum. Roller tersine dönmüş. Siz hiç hem borç isteyip, hem de efelenen gördünüz mü? Böylesine ne derler? Artık siz karar verin... Türkiye IMF ilişkileri aynen bu minvalde cereyan ediyor. Adamlar borç vereceğiz diye kapımıza dayanmadılar. Türkiye’ye çağıran biz. Borç isteyen biz. Bağırıp çağıran yine biz. Borç verecek olanın sesi soluğu çıkmıyor. Sizce de garip değil mi? İşinize gelmiyorsa vazgeçin, insanları, piyasaları meşgul etmeyin, kestirip atın. Kimse kimseye zorla para vermez. Gürültüye patırdıya gerek yok. Bakın bir yıldır IMF’siz idare ediyoruz. Dolar fırlamadı, borsa toparlanıyor, faizler düşüyor, carî açık kapanıyor. İtiraf edelim ki bunu beklemiyorduk. Anlaşma sağlanmazsa “dengeler bozulur” beklentisi vardı. Şimdilik olmadı.Temennimiz hiç bozulmaması. Yalnız bir çekincemizi belirtmeliyiz. Son aylarda Türkiye’ye kaynağı meçhul 20 milyar dolara yakın bir para akışı olduğu gözlemleniyor. Bunu bir açıklasalar da öğrensek. İşin sırrı bu parada mı yatıyor? Her neyse şunu artık öğrenmeliyiz: Dövizin kadar harca.Temel sorun bu. Yani ayak-yorgan hikâyesi. Ne var ki 50 yıldır bunu beceremiyoruz. Bugüne kadar İMF ile 19 anlaşma imzalandı. Bir türlü kısır döngüden kurtulamıyoruz. Neden? Çünkü ürettiğimizden çok tüketmek gibi bir hastalığımız, ihtirasımız var. Bunu yenmeliyiz. İşte Brezilya. Düne kadar bizim gibi IMF’nin kapılarını aşındırıyordu. Şimdi IMF’ye borç veriyor. Çin, Hindistan, Rusya aynı şekilde. Türkiye de başarabilir. Kriz bunun için bir şans olabilir. Üretimin önündeki engelleri kaldırın. Neler mi bunlar, saymakla bitmez; Pahalı enerji, alt yapı sorunları, bürokrasi, adaletsiz vergi rejimi, çarpık sigorta mevzuatı, finansman darboğazı, yüksek faiz, kalifiye eleman sıkıntısı, istikrarsız ekonomik yapı... Özetle kısa ve orta vadede bu sorunlar çözülürse Türkiye genç nüfusuyla dünya arenasında hakettiği yerde olacak ve yoluna IMF’siz devam edecektir. 29.06.2009 E-Posta: [email protected] |
Önceki Yazıları (22.06.2009) - Yeniye destek, eskiye köstek (2) (15.06.2009) - Yeniye destek, eskiye köstek - 1 (25.05.2009) - Enflasyon düştü, sevinelim mi? (11.05.2009) - Elin parasıyla sefa |