Şaban DÖĞEN |
|
Herşeyin bir vakt-i merhunu var |
Firavun, ‘tanrılık’ dâvâsında bulunacak kadar zorba bir zalimdi. Masum İsrailoğullarını köle gibi çalıştırır, zulmederdi. Allah’ın, böyle bir zorbanın hakkından gelebilecek, Hz. Musa gibi izzet ve heybet sahibi bir peygamberi gönderdiğini görüyoruz. Kaderin cilvesine bakın ki Hz. Musa bu zalimin sarayında büyüyecek, sonra da zulmünü sona erdirecekti. İnsan yeryüzünün halifesiydi; Allah’ın yeryüzünde vekili olarak, Onun adına tasarruf edecek, güzel isimlerine ayna olacaktı. Allah âdildi; o da âdil olacaktı. Allah rahmet sahibiydi; o da merhametli olacaktı. Allah hakimdi; o da boş, lüzumsuz iş yapmamak, faydalı şeylere koşmakla bu isme tecelligâh olacaktı. Bu da ancak Allah’ın emir ve yasaklarna uymakla gerçekleşebilirdi. Hz. Musa, Firavunun zulüm ve esareti altında inleyen o günün inanan insanlarına bu minvalde öğütler veriyordu: “Musa, kavmine dedi ki: ‘Allah’tan yardım dileyin ve sabredin. Şüphesiz ki yeryüzü Allah’ındır; kullarından dilediğini ona varis kılar. Âkıbet ise, Allah’ın emir ve yasaklarına karşı gelmekten sakınanlarındır.’”1 Onlar Allah yolunda idiler; dişlerini sıktılar, Allah’tan yardım dilediler. Akibet onların oldu. Nitekim Kur’ân, “Onları İsrailoğullarının peşine düşürüp bahçelerinden, ırmaklarından, hazinelerinden ve şerefli makamlarından böylece çıkardık. O nimetlere de İsrailoğullarını varis kıldık”2 buyurarak bu güzel akibete Hz. Musa ve beraberindeki inananların konduğunu bildiriyordu. Az şey miydi böylesine zorba Firavundan kurtulup onun mülküne varis olmak! Ama Allah emirlerini tutan salih kullarına böylesine önemli ve büyük nimetleri ihsan ediyordu. Çiçeklerin açması, arzın yeşermesi için baharı beklemek lâzımdı. Kışta ise bahar beklenmezdi. Demek herşeyin bir vakt-ı merhunu, yani belli bir olgunlaşma vakti vardı. Nimete liyakat kesbedince nimet ihsan ediliyordu. Demek bu bir İlâhî kanundu. Hizmetlerimizin inkişafı için de aynı kanun geçerli değil midir? Aşk ve şevk olduğu, yeni yeni atılımlar yapıldığı, geniş kesimlere ulaşma gayreti içine girildiğinde Allah yeni yeni kapılar açacaktır. “Bizim yolumuzda cihad enlere biz yollarımızı gösteririz”3 buyurmuyor mu? Gazetemizin başlattığı kitap kampanyasına bu açıdan baktığımızda gayret ve faaliyetlerimiz ölçüsünde Cenab-ı Hakkın ummadığımız kapılar açacağı açıktır. Gayret bizden tevfik Allah’tan.
Dipnotlar:
1. A’raf Suresi: 128. 2. Şuara Suresi: 57-59. 3. Ankebut Suresi: 69. 29.06.2009 E-Posta: [email protected] |