Mehmet KAPLAN |
|
“Kafiyeler...” |
Aziz okuyucularım iyi bilirler: Merhum şairimiz Necip Fazıl Kısakürek’in “KAFİYELER” isimli nefis bir şiiri vardır. Alt alta sıralanmış enfes mısralar… Nerede ise her mısra bir-iki kelimeden müteşekkil. Ancak, her mısra bir kitap sanki: “….San'atsız Papağan, Neden çok; Ve atsız Kahraman, Niçin yok? Çok ve yok, Yok ve çok, Aç ve tok, Tok ve aç; Tut ve kaç! Saklambaç.” Bu mısralara, cümle eklemek; abes… *** Bundan önceki bazı mısralar ise çok daha anlamlı: “Hendese, Kümese Tıkılmak. Hadise Kırkayak.” Ülkemizde dönen ve de döndürülen kırkayaklıklar ve kırkayaklara birebir uyan mısralar! Şiirin devamındaki bir kısım ise şöyle; “Adese (mercek), Oyuncak. Vesvese, Gökbayrak. Ölümse, Gel dese; Tak, tak tak! Mu-hak-kak!” Gerçekten de yukarıdaki mısralar cinnet geçirmekte olan cemiyetimizin son hali gibi!! “Ölüm muhakkak” ama her taraf vesvese ve gerçekleri yakınlaştıran merceğimiz bozuk ya da kırık! *** “Ve derken: (……..) Rüyamız Kapkara. Manzara: …Ebeler İsteksiz. Kubbeler Desteksiz. Türbeler Meleksiz. Tövbeler Gerçeksiz. Cübbeler Yüreksiz.” Korkunç bir “Manzara”; Çocuk yok, ebeler boşta! Kubbelerin mânevî desteği yok gibi! Ya cübbeler? Bu; “yüreksiz cübbe” sahipleri öyle bir içi boşaltılmış cübbeye sahip ki içinde hangi meslek sahipleri yok ki? *** Ve “Kafiyeler” şiirinin son mısraları: “Cezbeler Şimşeksiz. …Heybeler Ekmeksiz. Kafiye, Hikâye! …Kandil loş, Ocak boş; …Emir tez, Bekletmez! Ve o nur Bulunur! İşte iz! Geliniz! Toprak post, Allah dost...” Bütün bunlara, ne ilâve edilebilir ki? Her bir mısra: Bir kitap hüviyetinde… Hiçbir mısrada; “Safiye, kafiyeye kurban edilmemiş.” Sizce de öyle değil mi? 18.06.2009 E-Posta: [email protected] |