Ali OKTAY |
|
Müzik ve sağlık |
“Müzik ruhun gıdasıdır” sözüne artık “ kalbin de” demek gerekiyor. Çünkü ABD’li bilim adamlarının yaptığı bir araştırma bunu destekler nitelikte. ABD Maryland Üniversitesi Tıp Merkezi Kardiyoloji Merkezi Başkanı Dr. Michale Miller sevilen bir müziğin dinlenmesi sırasında kan damarlarının genişlediğini söylüyor. Miller, “Kan damarları o sırada tıpkı kahkaha atıldığı veya kanla ilgili ilâç alındığı sıradakiyle aynı derecede genişliyor” demiş. Damarlar açıldığında kan daha sakin ve düzenli akmaya başlıyor ve bu sırada kalp krizleri ve felçlere yol açan pıhtıların oluşması azalıyormuş. Yapılan araştırmaya göre gönüllüler sevdikleri müziği dinlerken kan damarları % 26 oranında genişlerken, hoşlanmadıkları müziği dinlediklerinde ise % 6 oranında daralıyormuş.
Ameliyatlarda da müzik kullanılıyor Doğuştan beyinsel engelli Nathalie henüz 3 yaşında bir çocuk. Nathalie’nin nefes alış verişini düzenlemek için bir hortum takılması gerekmiştir. Ancak küçük kız el ve ayaklarıyla bu yabancı cisme karşı koymaktadır. New York taki Tıp Merkezi'nde sakinleştirici ilâç yerine müzik tercih edilmiş. Dr Joanne Loewy yatağın ucuna monte ettiği trompete birkaç defa vurarak Nathalie’yi sakinleştirmeyi başarmış. Doktor, trompete her vurduğunda küçük kızın kalp ritimleri ve soluk alış verişi düzene girmiş. Almanya’nın Hellersen Spor Hastanesinde ise hastalar müzik eşliğinde ameliyat edilmeye başlanmış. Hastanenin anestezi uzmanlarından Ralph Spintge, ameliyatlarda hastalara verilen sakinleştirici miktar kısa sürede yarı yarıya düşerken müzikle yatışan hastaların daha kısa sürede iyileşerek taburcu edildiği belirtiliyor. Colorado Üniversitesi’nin 1996 yılındaki üç haftalık çalışmasında 10 felçli hastaya her gün 30 dakika olmak üzere ritmik uyarıcı müzik dinletilmiş. Bu hastaların yürüme becerilerinde bariz bir gelişme olduğu gözlenmiş. Müzik terapisti Deforia Lane müziğin çocuklarda bağışıklık sisteminin işlevini arttırdığını vurgulamış. Terapistler “hoşunuza giden müzik ihtiyacınız olandır” diyorlar. Türkiye’de de bazı doktorların ameliyatları müzik eşliğinde yaptığını medyada okuyoruz.
Osmanlı’da müzikle tedâvi
Tarihçiler Ortaçağ Avrupa’sında zihinsel engelli insanları tedavi etmeyi bırakın ölüme terk ettiklerini söylerler. O dönem Osmanlı toplumunda bu hastalara nasıl yaklaşıldığının en bariz göstergesi ise tabiî ki dört bir tarafa yayılmış darü’ş-şifalardır. Bunlardan birini Edirne de görmüş ve gezmiştim. Yemyeşil bir mekânda, gürültüden uzak, huzurun kaynağında ehil ellerde suyun, müziğin iyileştirici özelliğiyle tedavi olan hastalar. Farabi, İbni Sina, Haşim Bey, Hasan Şuri gibi yazarların eserlerinde hangi makamların hangi hastalıklara iyi geldiği anlatılır. Meselâ Rast makamının felce, baş ve göz ağrısına, Uşşak makamı ayaklara iyi gelmekle birlikte ayrıca uyku ve insana gülme hissi vermekte, Hüseyni makamı karaciğer kalp, Nihavent kan dolaşımı, kaslar, Saba makamı (sabah ezanının okunduğu makam) cesaret ve kuvvet, Segah kalp, beyin için fayda sağlamakta olduğu ifade edilir. Elbette bu bilginin uzun süren tıbbî araştırmalarla desteklenmesi önemli. Yıllardır müzikle tedavi konusunda çalışan ve Tümata isimli müzikle tedavi grubunun kurucusu Doç Dr. Rahmi Oruç Güvenç şunları söylüyor: “Müzikle tedaviyi en çok stres, depresyon, şizofren gibi psikolojik rahatsızlıklar ve çeşitli ağrılarda kullanıyoruz. Örneğin depresyon sevilen bir objenin kaybıyla oluşur. Müzik sevilen ve kaybolan objenin yerine geçer. Müzik duygulardaki blokları açarak gevşemeyi sağlar. Suyun akışı ile kişinin suyun bir kolu olma bağlantısı kurulur. “
17.06.2009 E-Posta: alioktay@alioktay. net |