Murat ÇETİN |
|
Şok |
Önce kelimeler aşındı. Olur olmaz herşeye “şok” olduk. Basit bir indirimde bile kullandık, o ancak en son durumda kilitli kutusundan çıkarıp söyleyeceğimiz kelimeyi. Sonra gerçekten şok olacağımız olaylar oldu. Ama biz kilitli kutuda değil gömlek cebimizde taşıyıp sık sık teleffuz ettiğimiz “şok”u kaybetmiştik. O yüzden olsa gerek, şaşırmadık bile. En trajik, en sarsıcı ve gerçekten de “şok” edici olayları, çayımızın şekerini karıştırırken, başımızı kaşırken, günümüzün nasıl geçtiğini anlatırken, öyle basit, öyle sıradan dinleyiverdik. Üzüldük, yüreğimiz burkuldu, çünkü hâlâ insandık. Ama orada kaldı. Hayat kaldığı yerden devam etti. Akışı değişmedi. Zihnimizin bir köşesinde, daha önemli bir şey onun yerini alana kadar dahi ikâmet etmedi. Unutuldu gitti. Aile içi cinayetler, kardeş kavgaları, acımasızca katledilen çocuklar, “yaza ince girmenin incelikleri” haberlerinin arasında, onlardan daha az akılda kalıcı bir şekilde yerini aldı. Gazeteler katille maktülenin internetteki konuşmalarını, sırf merak duygusunu tatmin etmenin—aslında bizzat kendisi şok edici— hastalıklı hazzıyla yayınladılar. Kanlı testere manşet oldu, “duyarlı” sayfalara. Şeytanı unutturan şeytan gibi, ölümü unutturan ölüm haberleri çarşaf çarşaf renklendirildi birinci sayfalarda ve birinci haberlerde. Şok olmadık hayır. Şok olan yanımız çoktan yok olmuştu zira. Biraz üzülebildiysek, o yanımıza kârdır. 16.06.2009 E-Posta: [email protected] |