H. İbrahim CAN |
|
İran’da protestolar nereye varacak? |
İran’da Ahmedinejad’ın cumhurbaşkanlığı seçimini büyük farkla kazanmasından itibaren, Musevî yanlıları sokakları doldurdu. Seçimlere hile karıştırıldığını iddia eden protestoculardan yüzden fazlası tutuklandı. SMS ve Facebook haberleşmesi hâlâ yasak. Amaç, İran’ın kentli üst sınıflarından olan Musevî taraftarlarının büyük kitle gösterileri düzenlemesini engellemek. Protestolar üçüncü gününde. Bu seçime ilişkin yazımızda Ahmedinejad’ın kazanacağını tahmin etmiştik. Ancak bu kadar farklı bir sonuçla kazanacağını ne ülke içi uzmanlar, ne de yabancı gözlemciler tahmin ediyordu. Hatta bir Kadife Devrim—bu kez rengi yeşil—olacağını tahmin edenler bile vardı. Şimdi ise gündemdeki soru şu: Sokaklara dökülen bu protestocular eylemlerini sürdürüp, kalıcı bir halk hareketine dönüşebilir mi? Ülke içinden mevcut yönetime karşı olanlar ve ülke dışından İran’ın nükleer faaliyetleri sebebiyle tedirgin olanlar, bu protesto hareketlerini iktidar değişikliğine gidecek bir büyük eyleme dönüştürebilir mi? Sonda söyleyeceğimizi başta söyleyerek başlayalım: Sanmıyoruz. İran’ın yapısı, dinî liderlerin yani ulemanın temsilcilerinden oluşan Velayet-i Fakih sistemine dayanmaktadır. İran Anayasasının 5. ve 107. maddeleri uyarınca İmam Mehdi kayıp olduğu müddetçe İran İslâm Cumhuriyeti’nde devlet ve ümmetin yönetimi, halkın çoğunun tanıdığı ve liderliğini kabul ettiği adil, takva sahibi, çağı bilen, cesur, tedbirli ve yönetici bir fakihe, bir fakihin bu çoğunluğu elde edememesi hâlinde şartları taşıyanlardan oluşan bir kurula ait olacaktır. İşte bu kurulun başı olan Ayetullah Ali Hameney, Ahmedinejad’ı destekliyor. Ayrıca yükselen değişim rüzgârları ve sokaklarda verilen renkli görüntülere rağmen, Ahmedinejad’ın ardındaki halk desteği, özellikle nükleer enerji konusundaki kararlı ve tavizsiz tutumu sebebiyle azalmadan sürüyordu. Zaten Musevî de devlete karşı açık bir meydan okumaya kalkışmak istemiyor. Kendi siyasal geleceğini sokağa bağlamanın yanlışlığının farkında. Bunun yerine gizli ve açık yollarla din adamlarına, ülkeyi yönetenlerden Uzmanlar Meclisi Başkanı Rafsancani ve Meclis Sözcüsü Ali Laricani’yi seçimlere hile karıştırıldığı iddialarını desteklemeye iknâ etmeye çalışıyor. Rafsancani’nin bu desteği vermesi ihtimali çok zayıf. Ayrıca seçimlere hile karıştırıldığına ilişkin henüz hiçbir önemli belge bulunmadı. Özellikle kırsal bölgelerde hile karıştırılmış olması muhtemel. Ancak bunun ispatlanması ve sonucu etkileyecek boyutta olması imkânsız. Zaten Başyargıç, İçişleri Bakanı ve Hamaney seçimlerin serbest ve adil bir şekilde yapıldığını ilân ettiler. Kısacası; devleti yöneten sistemin tüm unsurları, seçimlerin sonuçlarından memnun olduklarını ve statükonun devamından yana olduklarını açıkça gösterdiler. Böyle bir durumda ne Musevî sokak gösterilerini sürdürmeyi göze alabilir, ne de dış müdahalelerle bir “Kadife Devrim” yapılabilir. Musevî bu seçimlerde desteğini alamadığı kırsal kesime yönelirken, Ahmedinejad da kendisini desteklemeyen elit kesimin altını taze bir şevk ile oymaya başlayacak. Bu durumda yakın dönemde İran’da bir değişim beklenmemelidir. Hoşlanmamış olsalar da Amerika ve Avrupalı liderler bu ülkeye ilişkin politikalarını bu duruma göre oluşturmak zorundalar. Biz ise; komşumuzda seçimlerin ekonomik istikrar ve huzur getirmesini, seçim engeli ortadan kalktıktan sonra, Ahmedinejad’ın Obama’nın uzattığı yeşil dalı daha uzlaşmacı bir tavırla tutarak, bölgedeki gerginliğin ortadan kalkmasına katkıda bulunmasını bekliyoruz. 16.06.2009 E-Posta: [email protected] |