Şaban DÖĞEN |
|
Cezbeden güzellikler karşısında |
“O her şeyi en güzel şekilde yarattı.” ecde Sûresinin yedinci âyetinde meâlen böyle buyuruyor Rabbimiz. Gerçekten özellikle bahar mevsiminde dağları, kırları, bağları, bahçeleri gezdiğinizde en güzel şekilde yaratılan bitki ve ağaçların, açan enva-i çeşit çiçeklerin büyüleyici güzellikleri karşısında mest olmaktan kendinizi alamazsınız. Tabiat bir tefekkür hazinesi olarak çıkar karşınıza. Yaratıcının büyüklüğünü, ilmini, hikmetini, rahmetini anlayarak not almak için bir mütalâacı olarak gelen insanlar için bir kitap gibi önünüze açılıverir kâinat fuarı. Bu fuarı zerre zerre tefekkür süzgecinden geçirmeye çalışır, daha başka şeylerde pek bulamayacağınız manevî zevkiyle heyecanlanır, yerinizde duramaz hâle gelirsiniz. Böylesi tefekkürî seyahatlere ne kadar ihtiyacımız var değil mi ? Haziran’ın 11-14 tarihleri arasında Almanya’ya yaptığımız seyahatte Sani-i Zülcelâlin eşsiz sanat eserlerini seyr ve temaşa ederken bu duygular içindeydik. Mikail, Oğuz ve Fatih kardeşlerin daveti üzerine Münih’teki Aile Programına biz de katıldık. Nihat Derindere kardeşimiz de davet edilmişti. Mehmet’ler, Ömer’ler, Mustafa’lar, İsmail’ler, Memduh’lar, Abdullah’lar, Ali’ler, Halil’ler, Ferhat’lar, Hacı’lar, Yüksel’ler, Hüseyin’ler daha isimlerini sayamadığımız nice dostlarla beraberdik. Almanya’dan ta Avusturya’ya kadar uzanan şerit üzerinde 120 kadar aile çoluk çocuklarıyla birlikte Münih’e 100 km mesafede Avusturya sınırında, Alplerin eteklerinde kurulu Garmisch-Patenkirchen ilçesinin bir köyündeydik. Arkadaşlar Gençlik Oteli denilen Jugendherberge’i kiralamışlardı. Gerçekten dünya cennetlerinden birisi burası. Rızık için gurbetlere düşmüş, ama manevî rızık edinmeyi birinci iş edinmiş; hizmet için yaşayan, hizmet için didinen mümtaz dostların senede hiç olmazsa bir kere bu gibi yerlerde buluşmaları, manevî teneffüsleri için biçilmiş kaftandı bu gibi yerler. Görüşecek, kaynaşacak, sohbet edecek, hemhal olacak, tekvücut olmanın sırrını göstereceklerdi. Ne güzel imkân ve nimetlerdi bunlar. Böylesi samimi, candan dostlarla iğne deliği bile bir meydan kadar genişliyordu. Programın üçüncü gününün öğle sonrası kâinat sergisinde yaptığımız gezide iki saat kadar yürüyerek tefekkür ede ede küçük bir şelâlenin kaynağına kadar gitmeye çalışmıştık. Yol boyunca müşahede ettiğimiz yem yeşil kırlar, rengârenk açmış çiçekler, ot yayılan semiz hayvanlar; göklere duâ edercesine ellerini kaldırmış, birbirleriyle yarışırcasına boy atmış çam ağaçları görülmeye değerdi. Başlarını semaya uzatmış, üzerleri yer yer karlarla kaplı; heybetli duruşları, üzerine güneş vurduğunda daha başka bir güzel arz eden Alp Dağlarının uzantıları ise hemen göze çarpıyordu. Bir sonraki makalemizde de bu harika güzellikler üzerinde durmaya çalışalım inşaallah. 16.06.2009 E-Posta: [email protected] |