Şaban DÖĞEN |
|
Allah Resûlünü (asm) sevince |
Resûlullah (asm) Medine’ye geldiğinde bir gece uyuyamamış ve “Keşke ashabımdan salih bir zât bu gece beni korusa!” diye temennîde bulunmuştu. Tam o esnada dışarıdan bir silâh hışırtısı duyuldu. Resûl-i Ekrem (asm) “Kim o?” diye seslendi. Gelen kişi “Sa’d bin Ebî Vakkas’ım” diye cevap verince Resûl-i Ekrem (asm) niçin geldiğini sordu. Şöyle cevap verdi Sa’d bin Ebî Vakkas: “İçime Resûlullah (asm) hakkında bir korku düştü de onu korumak için geldim.” Bunun üzerine Resûl-i Ekrem (asm) ona duâ etti ve sonra da uyudu.1 Bir beşer gibi yeyip içen, uyuyan, hastalanan, tedbirini alan, ancak ihtiyaç hâlinde mu'cize gösteren Allah Resûlü (asm) korunmak için bir destek arzu ediyordu. Bu arzu Hz. Sa’d’ın kalbine ilham olmuş olacak ki hemen Resûl-i Ekrem’i (asm) korumak için seferber olmuştu. Bugün Allah Resûlü (asm) maddeten aramızda değil. Ama ruhaniyetiyle, getirdiği Kur’ân ve Sünnet-i Seniyyesiyle her zaman bizimle. Hz. Sa’d’ın Resûl-i Ekrem’e (asm) olan sevgisi korumak için onu harekete geçirmişti. Günün Müslümanı da Allah Resûlüne (asm) olan sevgisini, getirdiklerine dört elle sarılmak, onları yaşayarak sahiplenmekle gösterecektir. Bilindiği gibi buna biz Sünnet-i Seniyye diyoruz. Sünnet-i Seniyye bir insan, özellikle Müslüman için en büyük maksat, uyulması gereken en önemli bir görevler bütünüdür. İnsanın bu dünyada bulunuş maksadı Allah’a itaat; emirlerini tutup yasaklarından kaçınmak değil midir? “Cenâb-ı Hakk’a îman eden elbette O'na itaat edecek. Ve itaat yolları içinde en makbûlü ve en müstakîmi ve en kısası, bilâşüphe, Habibullah’ın gösterdiği ve takip ettiği yoldur.” 2 Yine bir insan için en büyük maksat, Allah’a itaat ederek O'nun sevgisini kazanmak değil midir? Bunun da yolu Sünnet-i Seniyyeye uymaktan geçer. Vesvese ve evhamlara karşı birer kutup yıldızıdır Sünnet-i Seniyye. Karanlıklı dalâlet yollarında bir güneş gibi parlar. Bu aydınlık yolda yürümeyen insan şeytanın oyuncağı, evhamların bineği olur; korkulara maruz, dağlar gibi ağır yükleri taşımaya mecbur kalır. Sünnet-i Seniyye’nin her meselesinde nice hikmet ve faydalar vardır. Herbiri birer iksirdir; mânevî birer ilâçtır. Sosyal, ruhî, kalbî, özellikle sosyal hastalıklar için bir şifa kaynağıdır. Dünya ve âhiret mutluluğunun yolu Sünnet-i Seniyyeye uymaktan geçer. Ona uyan âdetini ibadete çevirir, fanî ömrünü bâkileştirir. “Sünnet-i Seniyye edebdir. Hiçbir meselesi yoktur ki, altında bir nur, bir edeb bulunmasın.”3 Öyleyse Sünnet-i Seniyyeyi terk eden edebi terk eder. “Edepsiz, lütf-u Rab’den mahrum kalır” kaidesine mâsadak olur, hasaretli bir edebsizliğe düşer. Sünnet-i Seniyyesine sımsıkı bağlanarak hem Resûlullah’a (asm) olan sevgi ve bağlılığımızı gösterecek, hem de sayısız sıkıntı ve dertlerden kurtulmuş olacağız. Evet, Sünnet-i Seniyye, dünya ve ahiret mutluluğunun temel taşıdır.
Dipnotlar:
1- Müslim, Fedâilu’s-Sahabe: 5. 2- Lem’alar, s. 50. 3- A.g.e, s. 51. 14.06.2009 E-Posta: [email protected] |