Umut YAVUZ |
|
Müslümanlara potansiyel terörist gözüyle bakmak |
Daha önce Amerikalı yazarımız Robert Miranda’nın gündeme getirdiği (30 Nisan 2009) ve ABD’deki Müslümanları derinden endişelendiren Amerikan Federal Soruşturma Bürosu (FBI)’ın camilere ajan ve dinleme cihazları yerleştirmesi yeniden gündeme geldi. Barack Obama’nın İslâm dünyası ile yeni bir başlangıç vaat eden ve değişimi öngören konuşmasının hemen akabinde FBI tarafından camilere sızma çalışmalarının hız kazanmış olması oldukça düşündürücü ve hayret vericidir. Obama ülkesini güçlü bir İslâm ülkesi olarak nitelemiş ve İslâm ile asla savaşta olmadıklarını vurgulamıştı. Ancak şimdi FBI Başkanı Robert Mueller ise “muhbir yerleştirme” ve “alan dinleme” eylemini savunarak, ‘’meskenleri değil, kişileri soruşturduklarını’’ öne sürüyor. Muhbir yerleştirerek suç oluşturabilecek konularda bilgi veya delil elde edilebileceğini, daha sonraki soruşturma da bunların kullanılabileceğini belirten Mueller, ‘’Bunu (muhbir yerleştirmeyi) yapmayı sürdüreceğiz’’ diyerek bu yanlıştan dönülmeyeceğinin sinyalini veriyor. FBI’ın camilere ‘’muhbir’’ yerleştirmesi ve camileri ‘’dinlemesi’’ haklı olarak büyük tepkilere yol açıyor. Michigan İslâmî Kuruluşlar Konseyi bir süre önce Adalet Bakanlığına başvurarak, FBI’ın dinî liderler ve topluluk üyelerini izlemek amacıyla camilere muhbir yerleştirmek istediğini, bunun muhtemel teröristler yerine ibadete gelenleri ve din adamlarının izlenmesi sonucu doğurduğunu bildirdi. Başvuruda, uygulamayla cemaatin ve din adamlarının hedef haline getirildiği uyarısında bulunularak, bunun rahatsızlığa sebep olduğu ifade edildi. Konsey’den ABD Başsavcısı Eric Holder’a da bir mektup gönderilerek, bazı kişilerin camilere gelerek, ibadet edenleri gayrı resmî olarak sorgulamaya çalışmasına tepki gösterildi. Güney California’daki caminin üyeleri de birkaç ay önce aynı konuda tepki vermiş, FBI’ın camilere ‘’casus’’ yerleştirmeye çalıştığını belirtmişti. Bölgedeki Müslüman toplum temsilcileri, FBI’ın 2006’dan bu yana İslâmî kuruluşlara ‘’sızmaya’’ çalıştığını ifade ederek, ‘’gerçekte, bu şekilde Müslümanların ve camilerin şüpheli duruma düşürülmeye çalışıldığını’’ kaydediyor. FBI’ın işini yapması gerektiğini ve buna karşı çıkmadıklarını vurgulayan temsilciler, ‘’ancak bu kuruluşun yasalara bağlı insanları kışkırtmaya ve tuzağa düşürmeye çalıştığını’’ ifade ediyor. FBI yetkilileri ve savcılar ise ‘’ulusal güvenlik tehditleri veya gizlenmiş teröristleri açığa çıkarmak için en uygun silâhlarının camilerde casusluk yapmak olduğunu’’ utanmadan savunuyor. Daha önceki bir yazımızda (22 Mayıs 2009) İngiliz iç istihbarat kuruluşu MI5’in şok bir polis raporuyla ortaya çıkan skandalından bahsetmiştik. MI5 de “Ya bizimle iş birliği yaparsın ya da terörist olduğunu ilân ederiz” diyerek Müslüman gençleri tehdit ediyordu. Bu yolla Müslümanları ajan olarak kullanmak isteyen istihbarat kuruluşu aksi halde işbirliği kurmayanları terörist ilân ederek mağdur ediyordu. Ne yazık ki FBI da camileri gözetim altında tutuyor ve Robert Miranda’nın da aktardığı üzere bazı Müslümanları diğerlerine karşı ajan olarak kullanmak istiyor. Sanırız ABD Başkanı Barack Obama’nın İslâm dünyası ile ilişkiler geliştirmeye çalıştığı bir süreçte önünde duran ve halletmesi gereken problemlerden biri de kendi ülkesindeki Müslümanlara potansiyel birer terörist gözüyle bakmaktan vazgeçilmesidir. Obama, Kahire konuşmasında ‘İslâm ile ilgili önyargılarla savaşmayı vazife bildiğini’ söylemişti. Şimdi bu vazifesini yerine getirmesi gerekiyor. 10.06.2009 E-Posta: [email protected] |