Umut YAVUZ |
|
Türkiye Batı’ya sırtını mı dönüyor? |
Türk dış politikası son dönemlerde oldukça hareketli ve sancılı dönemlerden geçiyor. Birçok bölgesel ve küresel problemle karşı karşıya kaldığımız dönemde, Dışişleri Bakanlığında bir kan değişimi yaşadık. Genç, dinamik ancak yaşı gereği tecrübesiz ve toy olan Babacan’ın yerine, yaşlı, tecrübeli ve ‘derinlikli’ Davutoğlu görev yapmaya başladı. Belki de kökü geçmişe dayanan sorunlarla mücadelede Babacan yetersiz bulunduğu ve nisbeten daha tecrübeli olan Davutoğlu’nun bu işi daha iyi kotaracağı düşünüldüğü için sözkonusu değişiklik makul karşılanabilir. Ancak bu değişikliğin çok farklı anlamları ve algılanış biçimleri de var. Bu farklı algılanış biçimlerinden bir örneği geçtiğimiz gün Türk dış politikası hakkında ayrıntılı bir rapor ve analiz yayınlayan Finlandiya Dış Politika Enstitüsü verdi. Avrupa Birliği ve Finlandiya dış politikasıyla ilgili düşünce üreten enstitü “Yeni Stratejik Kimlik Arayışı: Türkiye Bağımsız Bölgesel Güç Olarak mı Ortaya Çıkıyor?” başlıklı bir rapor yayınladı. Bu rapor aslında Türk dış politikasının geleceğinde nasıl bir yol izleneceği konusunda Avrupa’nın algılayışını ortaya koyuyor. Öncelikle raporda Türkiye’de dış politikada derin bir dönüşüm ve değişim yaşandığının altı çiziliyor. Türk dış politikasındaki bu hızlı değişimin Batılı bir çok uzman tarafından “Türkiye Batı’ya sırtını dönüyor” şeklinde algılandığı da belirtiliyor. Finlandiya Dış Politika Enstitüsü analistleri Hanna Ojanen ve Igor Torbakov tarafından kaleme alınan raporda şu görülere yer veriliyor: “Türk liderleri epeydir yorulmadan Cezayir’den Suudi Arabistan’a ve Rusya’dan Azerbaycan’a dünyanın her yerinde krizlere el atıyorlar. Gittikleri her yerde yeni diplomatik inisiyatifler geliştirme eğilimini yansıtıyorlar, arabuluculuk öneriyorlar, bölgesel güvenlik yapılarını tasarlayıp ilerletiyorlar ve aynı derecede önemli olan ticari bağları güçlendirmeye çalışıyorlar.” Türkiye’nin son dönemdeki tüm bu diplomatik faaliyetlerinin Avrasya ve Orta Doğu kuşağına oturmasının “Ankara’nın geleneksel Batılı müttefikleri Avrupa Birliği, ABD ve NATO’nun” gözünden kaçmadığının ve “ihtiyatlı teşvikle ciddî endişe arasında” karışık hisler uyandırdığının aktarıldığı raporda, “Türkiye’deki yön değişiminin ardından ortaya çıkan kendine güven ve iddianın Batı’nın stratejik amaçlarıyla ne ölçüde örtüşeceğinin ve Ankara’nın Batı’nın “sorunlu” kabul ettiği ülkelerle iyi komşuluk ilişkilerini ne kadar bağımsız işleyeceğinin” Batılı uzmanlarca cevabı aranan en önemli iki soru olduğu kaydediliyor. Türkiye’nin stratejik bağımsızlığını güçlendirme çabalarının kavramsal çerçevesinin, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun “Stratejik Derinlik” kitabında çizildiği anlatılan raporda, “Davutoğlu’nun stratejik derinliği, Türk dış politikasının sadece Batı yerine farklı alternatif eksenler üzerine inşa edilmesi altın fırsatını sunuyor. Son yıllarda Türkiye’nin aktif dış politikasının temeli bu kavrama (stratejik derinlik) dayanıyor” görüşlerine yer veriliyor. Esasında Dışişleri Bakanlığı makamında değişim tam da bu noktaya tekabül ediyor. Yeni dönemde Türkiye Ahmet Davutoğlu yönetimindeki dış politikasında yüzünü doğuya, sırtını da batıya çevirmiş durumda görünüyor. AB süreci ile ilgili son dönemlerde gerek Cumhurbaşkanı, gerekse Başbakan’ın dilinden duyduğumuz sert açıklamalar da bu dönüşümün sinyallerini veriyor. Bu gelişmeleri şu şekilde de okumak mümkün: Önümüzdeki dönemde AB süreci yavaşlayabilir, zayıflayabilir ve AB reformları da başka bir bahara kalabilir. Ne diyelim, hayırlısı olsun... 19.05.2009 E-Posta: [email protected] |