Rifat OKYAY |
|
Tam eda edenler!... |
akirliğin en önemli vechesi elbette ki şükredici olmaktır. Nimetler bol iken ve varken şükür etmek doğru ve yerinde olmakla beraber biraz da kolay oluyor... Nimet yokken veya kesilmişken şükür eden ve şakir olmak önemli her halde... Hayat nimeti verilmiş elbette ki her anında, her deminde değerlendirilmek ister. Hayat, hayatı veren Zat’ın (cc) yolunda yaşanmak ve onun istediği tarz ve şekiller, mânâlar gösterildikten sonra şükür içinde bulunmayı gerektirir. Vücut nimeti… Sonsuz sayıdaki ihtimallerin içinden intihap edilerek, yaratılmış her varlığa uygun ve ona göre mükemmel vücutların giydirilişine ise O Zat-ı Vacibül Vücudun yarattığı vücutlar sayısınca ve mahiyetlerince kâinat büyüklüğünün katları adedince sonsuz şükürleri ister ve gerektirir... Elbette ki rızık nimeti bir dairesel mânâ ve hikmetle hayatı ve vücudu kuşatarak idame etmekle göterdiği, ifade ettikleriyle haşmetli ve şümullü olarak Cenâb-ı Hakkın Rablığını bize gerçek mânâ ve mahiyetiyle anlatmaktadır. Şükür ise bu noktada azamî derecede bize Rezzak-ı Mutlakın faaliyetini ve hâkimiyeti noktalarından büyük ve sonsuz bir hamdle birlikte tezahür eder, sayfalarını açar ve görünür... Bize düşen hayatın, vücudun ve rızkın vericisini hayatımızın her safhasında, her halinde nimet içinde büyük bir nimet olarak bilmek, görmek ve hayatın içinde bunların tezahürlerini kemal noktalarında göstermektir... Bize bizim elimizden yapılabilecek en güzel ve en faydalı faaliyet bu Faal-i Mutasarrıfı hakkıyla tanımak ve tanıttırmak olacaktır... Şunu hepimiz iyi biliyoruz ki hayatı vereni bilmiyor tanımıyorsak, istesek de istemesek de hayatımız vaktini bitirerek büyük bir hızla geçiyor, hem de boşu boşuna ve mânâsız olarak geçiyor... Vücudunu inkâr eden adam ahmak sofestai ünvanını almış ama hiçbir ünvan almadan yokluk karanlıklarına kendini atan bir hiçten daha öteye de gidemez... Hayatı ise vücud nimetini bilmeyen anlamayan kabul etmeyen hiç görmemiş, yaşamamış gibidir. Hayat, vücud nimetlerinin üzerindeki tecellilerini, cilvelerini ancak hayatı veren Hayy-ı Kayyumu bilmekle ve tanıyıp onu kabul etmekle hayat olabilir... Şükür ve hamd ve zikir bizlere bir musîbet, bir belâ, bir hayat zahmeti gelmeden önce gereklidir ve lâzımdır... Ve en tesirlisi, en meyvadarı ve faydalısı da budur zaten... Cenâb-ı Hak; hamd, şükür ve zikrini tam eda edenlerden eylesin cümlemizi. İnşaallah... 16.05.2009 E-Posta: [email protected] |