Hüseyin EREN |
|
Pencereyi değiştirmek |
Oturma odasının ışığı, önce kesik kesik yanmaya başladı sonra söndü, karanlıkta kaldık… Ampulü değiştirdim, değişen bir şey olmadı, karanlık etrafı kaplamaya kararlıydı, razı olacak değildim ya, anlayan birini çağırdım… Daha ampulü sökmeye çalışırken, avizede ondan başka beş adet ampul takılacak yerin olduğunu fark ettim… Aynı ampulü başka yuvaya takınca yandığını gördük, meğer onun yuvası bozukmuş… Nasıl olmuş da görememişim koskocaman beş ayrı yuvayı, hayretle gülüştük, bu kadar basitliği aldanarak karanlıkta kalmak hiç de aydınlık bir durum değildi… Başını şöyle bir çevirip, farklı cepheden ve pencereden bakmak çok görünmezi görünür kılarmış meğer… Hal o ki, tek yönlü sabit bir bakış, düz bir mantık, ışığa ulaşmamızı engelliyor; olmuyor deyip karanlıkta kalmayı kabulleniyoruz… Ayak uydurarak değişime eşlik etmek, gerçeğin aydınlığına erişmemize yeter bir faaliyet; elektron atom çekirdeğinin etrafında, ay dünyanın, dünya güneşin, güneş galaksi merkezinin, Samanyolu galaksisi diğer galaksi gruplarıyla birlikte kâinatın merkezine doğru dönmeseydi ne madde olurdu, ne hayat, ne de aydınlık… Evrenle beraber yokluğun karanlığında nefessiz kalır, anlamsızlıkta boğulurduk… Hayatın sabit gerçekliliği, farklılıkta dönmekten geçiyor, o kadar basit ve o kadar da karmaşık; olmuyor, anlamıyorum deyip de oturana karanlık, ayağa kalkıp da şöyle bir değişik pencerelerden bakana aydınlık… Gece ve gündüz değişimleri, gecede anlamayana gündüz, gündüzde anlamayana gece sayfalarını sunuyor; sabitlikte kalmayın, okuyun ve anlayın, renkleri, sesleri, harfleri iyi algılayın… İnsanlar arasında sizin gibi düşünmeyen olabilir, empatik bakışla onları anlamaya çalışmak, sizi yanlış düşünce karanlıklarından kurtarabilir… Doğru sadece sizin bildiğiniz, iyi sadece sizin algıladığınız, güzel sadece sizin gördüğünüz olmayabilir; belki karanlık odada oturan sizsiniz, kalkıp farklılık etrafında şöyle bir dolaşsanız aydınlığı daha iyi görecek, gökkuşağı keşiflerinde bulunacaksınız… İyiyi, doğruyu, güzeli yeterince göremememek; sanatta, ilimde, siyasette, bireysel yaşantıda da olabilir… Mihenge vurmadan her düşünceyi almamak da dengeyi sağlayan diğer bir ölçü… Bakışları farklılıklaştırarak küçük değişimler yapmak; karanlıkta kalmaktan kurtardığı gibi aydınlığı keşfettirir… Kalıpları kırarak ışığa açılmak gayret bedelini ister… Karanlığa razı olmayanların karar kılacağı nokta; dengeye oturmak olmalıdır; elektronda, ayda, galakside kısacası kâinatta olduğu gibi… Kâinat genişliğindeki aydınlık, bakışlarını onun kadar genişletmeyi gerektirir. 12.05.2009 E-Posta: [email protected] |