Faruk ÇAKIR |
|
Laikliğe göre hava durumu |
En çok tartışılan ve ‘ne olduğu’ hususunda ittifak olmayan kavramların başında her halde ‘laiklik’ kavramı geliyor. Hemen her gün bu kavrama başka anlamlar da ilâve edilerek, ‘Laiklik her şeyin başı, sonu ve temeli’ anlayışı yerleştirilmeye çalışılıyor. Aslında bu gayretlerin Türkiye ve dünya gerçekleriyle örtüşmediği ortada. Ama yanlışta ısrar eden anlayışın ‘gerçekler’le bir alışverişinin olmadığı görülüyor. Bu gidişle ‘hava durumu’ da laikliğe göre yorumlanmak ve değerlendirilmek istenirse şaşmamak lâzım. Türkiye ‘laiklik’ kavramıyla elbette bugün tanışmıyor. Aksine, yıllardan beri konuşulan, tartışılan ve belli bir uygulama alanı bulan bir kavram laiklik. Bazen elden giden, bazen tehlikede olan ve bazen de sınırlar çizen bir anlam yüklenmiş bu kavrama. Elbette tartışmadan ürkmemek, korkmamak lâzım; ama Türkiye’de yapılanın ‘tartışma’dan ziyade bir kavram kargaşası meydana getirmek ve bu yolla insanları mağdur etmek olduğu belli. Niçin bu kavramı da dünyanın anladığı gibi anlamıyor ve de uygulamıyoruz? Niçin her konuda olduğu gibi laikliği de ‘birilerinin keyfine göre’ anlamak durumundayız? “Haberimiz yokken laikliğin anlamı mı değişti?” diye Google’a sordum ve şu kısaca şu cevabı aldım: “Laiklik, en bilinen tabiriyle din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasıdır. Ayrıca kişilere din ve vicdan hüriyeti sağlayan bir sistemdir.” Elbette laikliğin başka daha geniş anlamları ve uygulamadan çıkan neticeleri vardır, ama bu sâde tarif, okul ders kitaplarında okutulan tarife de uygun düşüyor. Farklı uygulamaları olsa bile yıllardan beri insanlara bu şekilde anlatılan ve öğretilen ‘laiklik’ nasıl oldu da birden bire “Her şeyin başı, ortası ve sonu” anlamına gelmeye başladı? “Çok önemli kişiler” çok önemli açılış toplantılarında bilinen laiklik tarifini bir yana bırakıp ‘sürpriz’ açıklamalar yapıyorlar. Kimi ‘Laik olmayan insan da olamaz’ diyor, kimi de ‘Laik değilsen sana hayat yakkı yok’ anlamına gelecek görüşler beyan ediyor. Bir kavrama bu kadar farklı atıfların yapıldığı ve anlamların yüklendiği başka bir ülke var mı? Laiklik kavramının; cumhuriyetin ilânından çok sonra anayasaya girdiği, başlangıçta CHP’nin umdelerinden biri olduğu gibi tarihî bilgileri bir yana bıraksak bile, Türkiye’yi ‘idare edenler’in bu kavrama yüklediği mânâyı milletimizin kabullenmesi sözkonusu değildir. Dünyanın da bu kavramı böyle anlamadığı apaçık. Eğer öyle anlamış olsalardı, uygulamaları da o yönde olurdu. Laiklik prensibiyle yönetilen hür dünya ülkelerinde olmayan anlayışların ülkemizde olması her halde bize mahsus bir çelişki. İnanın, laikliğin ‘anavatanı’ olan Fransa’da bile böyle katı bir anlayış, milletin değerlerini dışlayan bir uygulama yoktur. “Laiklik de laiklik” diyenlerin, ara sıra da “demokrasi, insan hakları, hak, hukuk, adalet, hürriyet” demesini bekliyoruz. Ya bu kavramı dünyanın anladığı ve uyguladığı gibi anlasın ve uygulasınlar, ya da laiklik yerine başka bir kavram uydursunlar. Belki bu yolla dünya âlemin istihzasından kurtuluruz. 12.05.2009 E-Posta: [email protected] |