Yollar ve yıllar, dostlarla kavuşmayı engelleyemedi. Maksat, İzmir’deki mevlide yetişmekti. Çorum’dan kafileye katılan Ömer Şahin kardeşim ve Beşir Güney Ağabeyimle yollarda idik.
İlk durağımız Tosya ilçemiz oldu. Buradan, gayyur kardeşimiz İbrahim Vapur’u ve oğlu Yasin kardeşimizi alarak, Düzce’deki dersimize yetişmek için çağın küheylanını koşturmaya devam ettik. Düzce temsilcimiz, can kardeşim Necdet Pehlivan ve aziz dostlarla kucaklaştık, derslerini dinledik.
Sabahın seherinde, yıllardır yollarda yol arkadaşımız olan, yılların hizmet erbabı İsmail Özdemir ile Karamürsel istikametine doğru yola çıktık. Fehmi Peker Ağabeyi sabahın seherinde aradık. Cevval insan, saff-ı evvel ve fedakârlardan olduğunu her zaman ispat etmiştir. Hemen, Kırkpınar Başpehlivanlığında ikinciliği elde eden Ekrem Yavuz kardeşimizin muhterem babası Zahir Ağabeyin Marmara’ya nâzır, Karamürsel’e dört kilometre uzaklıktaki malikânesine ulaştık. Tabiata yansıyan İlâhî san'at, bütün haşmeti ve tazeliğiyle kendisini gösteriyordu. Arabada ders için çıkardığım “İsm-i Azam” isimli risâleyi İsmail Özdemir Ağabeye uzattım. Tefeül ederek açtığı sayfada “İsm-i Zahir” konusu çıkmaz mı? Bunu apaçık bir tevafuk eseri algılayarak, kitabı Zahir Ağabeye not yazarak hediye ettik.
Hedefte İzmir vardı. İzmit, Gölcük, Marmara Ereğli, Yalova, Bursa, Orhangazi, Balıkesir, Salihli’den geçerken dostlarımıza uğrayamamanın hüznü ile Manisa büromuza vardık. Aziz kardeşim ve hemşehrim Orhan Alagöz’le ve Manisalı dostlarımızla kucaklaşıp, çaylarını yudumladıktan sonra İzmir’e doğru yola koyulduk.
Tam İzmir il sınırlarına ulaştığımız noktada, İzmir temsilcimiz ve gazetemizin yönetim kurulu üyesi, şair Hasan Şen Ağabeyin bizi telefonla araması ayrı bir tevafuk eseri idi. İzmir Kitap Fuarını gezdik. Kültür hayatımızın gittikçe zenginleştiğini, çok rahatlıkla görmek mümkündü. Özellikle Yeni Asya standında, satış müdürümüz Faik Altun Beyin de burada bulunması çok güzeldi. Hasan Şen Ağabeyimizin refakatinde Üçyol’daki dersimize iştirak ettik. Yüz metrekareye yakın ders salonu tamamen dolu idi. Medine-i Münevvere’de mukim, hacda görüştüğümüz Mustafa Yeşilyurt Ağabeyimizin Mekke-Medine’deki hizmetlerimizi nakletmesi bizi oldukça sevindirdi. Ardından, cevval şevk insanı Halil Uslu Ağabeyimizin Avrupa hizmetleriyle ilgili sunumu fevkalâde idi.
Hac arkadaşım Necdet Şimşek’in yakın ve samimî misafirperverliği eşliğinde sabah Murat Reis Camii’ndeki mevlid programına iştirak ettik. Tam bir maddî, mânevî bahar idi. Önce ilk, orta ve lise öğrencilerimizin bölge Risâle-i Nur yarışmasını izledik. Çok zevkli ve duygulu idi. Bu programa gazetemizin imtiyaz sahibi ve yönetim kurulu başkanı Mehmet Kutlular ve Halil Uslu Ağabey de katıldılar. Salon tamamen dolmuştu. Dereceye girenlere hediyeleri verildi. Gazetemizin fıkıh köşesi yazarı, değerli kardeşim Süleyman Kösmene’nin sunuculuğu görülmeye değerdi. Mevlid’den önce Halil Uslu Ağabey, vaaz kürsüsünden, Üstadımız ve İslâmiyetin gelecekteki fütuhâtını anlatırken, şiirler ile süslediği konuşmasında gözyaşlarımı tutamadım.
Cami bahçesinde koşuşan masum çocuklar, görevli bay-bayan kardeşlerimiz, Tire’den, Kastamonu’dan, Çorum’dan, Kahramanmaraş’tan, Denizli’den İnebolu’dan, Manisa’dan, Balıkesir’den, Turgutlu’dan, Aydın’dan, Ödemiş’ten, Aliağa’dan ve sayamadığım daha nice yerlerden gelen yüzlerce insandan müteşekkil bir sevgi ve muhabbet deryasında, güzel ve nurânî bir baharın güzel yüzünde ayrı bir dünyada yaşadık adeta.
O akşam Tire’ye ulaştık. Bu güzel beldenin güzel insanları ile akşam sohbeti yaptık. Hatıralar tazelendi, şevk aldık, kuvvet aldık. Bir yıllık hasretin ateşini söndürdük. Bu şirin ilçemiz adeta Bursa ilinin bir özetidir. Canlı hizmet mahallerimizden biridir. Sırada Aydın, Denizli, Burdur, Isparta, Barla, Afyon ve Eskişehir vardı.
30.04.2009
E-Posta:
[email protected]
|