Mekânların insan ruhunu etkileme özelliği bir vâkıa. Mekke ve Medine’ye hac vazifesi ya da umre için gidenlerin nasıl bir ruh coşkusuna sahip olarak anlattıklarını, gitmeyenler olarak müşahede ederiz. Risâle-i Nurlar’ın doğduğu belde olan Barla her ziyaretimizde ruh dünyamızı nasıl da etkiler? İstanbul’da Eyüp Sultan da aynı etkiyi bırakır.
Belki de orada daha önce yaşayan ve hâlen yaşamakta olan insanların ruh halleridir, enerjileridir mekânları etkiyen.
F. Nur Hacınebioğlu ile birlikte Konyalı bir grup hanımla ve genç arkadaşlarla ‘Üçler Mezarlığı’nı ziyaret ederken bunları düşünmekteyiz.
Bediüzzaman Hazretlerinin hayatın mahiyetini doğru olarak okuyabilmemiz için tavsiye ettiği ‘kabristan-hastane-hapishane’ ziyaretleri bu açıdan ibretli sahnelerle dolu.
Üçler Mezarlığında haşrin, ölümden sonraki hayatın en büyük delili olan bahar bütün haşmetiyle tahtını kurmuş.
Üstad Hazretlerinin sevgili kardeşi Abdülmecid Ünlü, Zübeyir Gündüzalp’in babası Zeyverzade Mehmet Efendi ile yan yana haşir sabahını beklemekte.
Konya’nın ünlü âlimlerinden Hacı Veyiszade az ileride aile fertleriyle yan yana sessiz vaazına devam etmekte.
Üçler Mezarlığı Selçuklulardan bu yana kimbilir kaç Konya’yı öğütmüş, kaldırım taşlı sokaklarıyla adeta bir kabristan şehir.
Mevlânâ Hazretlerini kalabalık turist kafileleri eşliğinde ziyaretten sonra Alaaddin Tepesindeki Selçuklu Sultanlarını ziyarette sıra. Alaaddin Camii’nin bahçesindeki türbede sıralanmış büyük sultanlar...
Akşam Konyalı genç kızlar ve hanımlarla birlikte Tesettür Risâlesi üzerine sorulu cevaplı bir sohbet. Bediüzzaman Hazretlerinin Kur’ân’ın tesettür emrinin fıtrî olduğunu dört hikmet üzerine aklî delillerle ispat ettiği bu eserdeki eşsiz tesbitler, bir kez daha tesettür hakikatinin kadınlar için hürriyet anlamına geldiğini tasdik ettiriyor hepimize. Sohbet sonrası liseli ve üniversiteli arkadaşların yönelttikleri suâller, bu zamanın cazibedar fitnelerine kapılmayan bilinçli bir genç nesli müjdelemekte.
Ertesi günkü sunumumuz olan “Günümüz Kadınının Problemlerine Risâle-i Nurdan Çözümler” konulu seminerimize hazırlanırken Hanımlar Rehberi’nde yer alan Konyalı hanımların mektubunu hatırlamamak mümkün mü?
“Evlerimizin birer medrese-i Nuriye olduğunu şu mektubumuzla bildirmek vesilesi ile siz Hz. Üstadımıza diyoruz ki: Siz, müşriklerin ellerinden bizi kurtardınız. Ellerimize birer nişane-i necat olarak iman vesikalarını verdiniz. Sizin hizmetinizle bizler şu gençlik hevesâtımızdan feragat edip Nurlara sarıldık. Değil topraklarımızda bütün dünyada Nurlarımızla birlikte zaferlerden zaferlere gideceğimize inanıyoruz. Bu zafer Allah’a giden Nurların zaferidir. Bu zafer imanlıların zaferidir. Bu zafer Asr-ı Saadet’te Peygamberimizin (asm) açtığı Nurlu yolu takip edenlerin zaferidir. Bu zafer imanlıların zaferidir. Galebe İslâmındır, mağlûbiyet ise dünkü ve bugünkü dinsiz güruhlarındır. İmanlı gönülleri hiçbir kuvvet mağlûp edemeyeceğine bütün dünya şahit olmaktadır. Risâle-i Nur’un iman hizmetindeki zaferi bunu bir kere daha gösteriyor.”
(Bediüzzaman Said Nursî, Hanımlar Rehberi, s. 154)
26.04.2009
E-Posta:
[email protected]
|