Kimi insanın dünyasında makam-mevki, para-pul, şan-şöhret en değerli şeylerdir. Böyle olanlara itibar eder, böyle ise itibar beklerler.
Oysa bütün bunlar dünyanın geçici, aldatıcı metalarındandır. Ebedî âlemde makam ve mevki elde etmek, derece kazanmak kadar daha değerli birşey ise olamaz. Bunun için de Allah’a iyi bir kul olmak ve O’nun yolunda didinmek gerekir. Allah rızasını yakalama yolunda gayret gösteren insan kadar değerli, şerefli, üstün bir insan düşünülemez. Bunlar elmas misâl insanlardır.
İşte Safranbolu’da insanların dünya ve ahiret saadetlerinin temel taşı olan imanı kurtarmak, kuvvetlendirmek için gayret gösteren talebelerine bu gözle bakıyordu Bediüzzaman Hazretleri. O bir sarraf, talebeleri de birer cevherdi.
Ülkenin birçok yerinde faaliyet içinde olan talebeleri gibi Safranbolu’daki elmas ruhlu insanlar Bediüzzaman’ın en çok ilgi ve takdirini kazanan kimselerdi. Meselâ bir Hıfzı’dan söz eder. Ona, “Safranbolu’daki halis kardeşlerimizden,”1 “Safranbolu da Nur’un ehemmiyetli şakirtlerinden,”2 “Safranbolu kahramanı berber Hıfzı,”3 “fedakâr Hıfzı”4 der. Üstadın bu kadar övgüsüne mazhar olan Hıfzı’nın ne özellikleri vardı?
Hıfzı Nurlarla tepeden tırnağa dolduktan sonra yerinde duramaz olmuş, bu hakikatleri bütün dünyaya ilân etmek istemişti. Ama önce işe kendinden, aile çevresinden başlaması gerektiğine inanıyordu. Bu temeldi. Temel olmadan bina kurulamazdı. Onun için öncelikle evini bir medrese hâline getirdi. Böyle de yapmalıydı. Çünkü Risâle-i Nur evlenenlere diyordu ki: “Haneniz bir küçük medrese-i Nuriye, bir mekteb-i irfan olsun ki, bu sünnet tam yerine gelsin. Sünnet-i Seniyyenin meyvesi olan çocuklar ahirette size şefaatçi olsunlar.”5
Üstad yazdığı bir mektupta, Hıfzı’nın bu faaliyetini takdirle karşılıyor, evini küçük bir “medrese-i Nuriye” hâline getirdiği, oradaki küçük ve çok çalışkan masumları yedi yaşında Yılmaz ve on üç yaşında Hüsnü’nün ve onlar gibi Nura çalışan muhterem validelerinin mübarek kalemleriyle yazdıkları tebriklerini, umum Safranbolu ve Eflani medrese-i Nuriyesi namına Ramazan’ın bir firdevsî teberrükü hesabına kabul ettiğini belirtiyordu.6 Ona, Hüsnü, Yılmaz iki masum Nurcu mahdumlarının bayram tebriklerine mukabil hem selâm, hem muvaffakiyetlerine duâ ediyordu.7
Hıfzı gibi daha nice kahramanlar vardı Safranbolu’da. Onların faaliyetlerinden de bir sonraki makalemizde bahsedelim İnşaallah.
Dipnotlar: 1- Emirdağ Lâhikası, s. 211. 2- A.g.e., s. 134. 3- A.g.e., s. 237. 4- A.g.e., s. 132. 5- Hanımlar Rehberi, s. 34. 6- Emirdağ Lâhikası, s. 211.
7- A.g.e., s. 237.
26.04.2009
E-Posta:
[email protected]
|