Sadece din için, iman için, hak ve hakikat için yaşayan bir İslâm büyüğü Bediüzzaman Said Nursî. En zor şartlarda, sürgün ve zindanlara rağmen korkmadan, çekinmeden, yılmadan doğruları, hak ve hakikati haykırmaktan, yazmaktan aslâ tereddüt etmeyen bir kahraman…
Bu büyük kahraman, Kastamonu’da 1940’lı yıllarda karakol karşısında tam sekiz sene gözetim altında tutuluyor. Gelen giden herkes denetlenmekte, sıkı bir kontrol altında. Korku dağa taşa sinmiş.
İşte bu zor şartlarda bir ilham-ı İlâhî olan eserlerini kaleme alıyor Bediüzzaman Said Nursî. Eserleri bir mıknatıs gibi insanları kendine celbediyor. İman ve Kur’ân menbaından damlalar herbiri… Âb-ı hayat gibi onu yudumlayanlar hayat buluyor, canlanıyor; girdiği heryere hayat saçıyor, yeşertiyor. Okuyanların iç dünyalarında inkılâplar meydana geliyor; kötülükleri terk ediyor; düzenli, temiz yeni bir hayata giriyorlar.
Öyle ki ülkenin dört bir yanına çevre il, ilçe ve köylere kadar çay olup, nehir olup yayılıyor bu hayat kaynağı hakikatler.
Safranbolu da bu menbâdan beslenen yerlerden. Mânevî filizler yeşeriyor, kısa zamanda ağaç oluyor, çiçekler açıp meyveler veriyor.
Değil mi ki bu hakikatler insanların ebedî hayatlarını kurtarıyor. Dünyalarını da imar ediyor, düzene sokuyor; zevk ve şevk veriyor.
İşte Bediüzzaman Said Nursî’nin de en büyük sevinç kaynağı bu: İnsanların maddeten ve mânen mamur olması…
Safranbolu da bu hakikatten hissesini almış. Müştak ruhlar ona koşmaktan kendini alamamış.
Bu sevincini Bediüzzaman “Safranbolu havalisi, hakikaten Mustafa’lar ve Ahmed Fuad ve Hıfzı (rh) ve Rahmi gibi harika sadakat ve alâkadarlıkla, Kastamonu’daki sekiz sene bizim Nur hizmetimizin akim kalmadığını ve Safranbolu da parlak bir medrese-i Nuriye olacağını maddeten ispat ediyorlar”1, “Hakikaten Eflâni ve Safranbolu, aynen Isparta’nın kahramanları gibi Nurlara mütemadiyen çalışıyorlar”2 diye dile getiriyor, mektuplarında hep bu kahraman, fedâkâr, gayyur insanlardan bahsediyor, onları tebrik ve takdir ediyor, duâlarının onlarla birlikte olduğunu bildiriyor.
İsterseniz bir sonraki makalemizde de bu kahraman insanlardan bahsedelim.
Dipnotlar:
1- Emirdağ Lâhikası, s. 197.
2- A.g.e., s. 302.
25.04.2009
E-Posta:
[email protected]
|