“Zor iş. Hele de ülkemizde!” desem çok mu siyaset kokar sözlerim?
İslâma, kadınları kafesler arkasına hapsediyor diye soğuk bakan, Peygamberimizin (asm) getirdiği hakikatleri küçük gören bir zihniyet, eskimez eskilerin tâbiriyle “Ne İsa’ya, ne de Musa’ya yaranabiliyor!” Aynen yağın bozulmasıyla birlikte zehire dönüşmesi gibi tamamen zincirden çıkıyor, toplum hayatı için adeta bir zehir hükmüne geçiyor. İşte o yüzden Batı toplumlarına nazaran sosyal problemleri çok daha farklı boyutlarda yaşıyoruz. Hele de kadınların dünyasında, İslâm dairesinden uzak bir hayat sürmenin bedeli ağır oluyor!
Belki de hiçbir asırda kadın bu kadar metalaştırılmamıştı. Tamam, tarih kitaplarında kadınların esir pazarlarında birer pazar malıymış gibi satıldığını okuduğumuzda irkiliyoruz. Tanrılara kurban edilen genç kızların gravürlerini, kabartmalarını müzelerde seyretmek kanımızı donduruyor! Toprağa diri diri gömülen kız çocuklarını “Ne vahşet!” deyip nefretle yâd ediyoruz. Ama âhir zamanda kadın her yerde pazarlanmakta! Vitrinlerde, afişlerde, sinemalarda, tiyatrolarda, müzikte, televizyonda… Paranın, şöhretin, lüks bir hayatın yalancı cazibesiyle kendini kurban eden ya da kurban edilen sayısız genç kızların hikâyelerini medyadan ibretle takip etmekteyiz. Toprağa diri diri gömülen kız çocuklarının dünya hayatları acı bitiyor, ama ebedî âlemde sevinçle gözleri açıyorlar. Bunu Risâle-i Nur’lardan aldığımız Kur’ânî ve imânî derslerle görür gibi müşahede etmekteyiz. Ya âhir zamanda kesafetli esbab toprağına gömdüğümüz ya da gönülleriyle koşarak gömülen kızlarımız? Onların durumu daha acı değil mi? Dünya hayatı gibi ebedî hayatı da daimî bir azaba muhatap…
İşte Bediüzzaman Hazretlerini, Eskişehir Hapishanesinin penceresinden liseli kızların sevinç içindeki raksına şahit olduğunda ağlatan sır!
Velhâsıl ahir zamanda insan olmak, hele de kadın olmak zor iş! Ama Rabbimiz her zorluğun içinden bir kolaylık çıkardığı gibi ahirzamanda da imdadımıza yetişecek sağlam güçlü bir kurtarıcı vermiş bize. Kur’ân ve hadisleri çağın anlayışına göre yorumlayan Nur Risâleleri karanlık dünyamızı aydınlatmakta, yol göstermekte!
Tahrim Sûresi’nden örnek kadınlar…
Tahrim Sûresi hususan biz kadınları yakından ilgilendiren nasihatlarla dolu. Sûrenin iniş sebebi ilginç. Efendimiz (asm) hanımlarından birine sır verdiğinde, bu sır diğer eşlere de yayılır. Bunun üzerine Peygamberimiz (asm) dünya hayatının kendi nazarındaki önemsizliğini anlatmak ve eşlerini ikaz etmek maksadıyla bir ay boyunca onlarla irtibatını tamamen keser. Sûre bu hadiseye temas ederek başladığı ve Allah’ın helâl kıldığı şeyi kendine yasaklamanın doğru olmadığını belirttiği için “haram kılmak” anlamına gelen Tahrim adını almıştır.
İşte bu Sûre’nin 10. ve 11. âyetlerinde bazı hanımlardan bahsedilir. Hz. Lut’un eşi, Hz. Nuh’un eşi, Firavun’un hanımı ve İmran kızı Meryem’dir bunlar.
Nuh ve Lut Peygamberlerin eşleri Kur’ân’ın tabiriyle onlara “ihanet” ederler. Allah bu iki kadını inanmayanlara örnek olarak gösterir ve azaptan kurtulamayacaklarını belirtir. Salih kullarla, birer peygamberle evli olmalarına rağmen, onlara iman etmemeleri ne kadar da ibretlidir!
Lut’un (as) kızlarıysa, annelerinin inanmayanlarla işbirliği yapmasına rağmen, babalarının getirdiği hakikatlere iman etmişlerdir. Babalarıyla ve diğer iman edenlerle birlikte şehri terk ettiklerinde anneleri, isyan eden toplulukla birlikte helâk olmuştur. Kur’ân’ın ezelî kelâmında satır satır onların ibretli hayatlarını takip etmek mümkündür. (Hicr Sûresi, 59-75)
Nuh’un (as) oğluysa annesiyle birlikte helâk olanlar arasındadır. Ailenin diğer fertleri gemi içinde selâmetle kurtulurken, onlar Peygambere iman etmemenin cezasını dünya ve ahirette helâk olmakla öderler.
Nuh ailesi de inanmayanlar için ilginç bir modeldir!
Kadınlara kulluk kimliği
Hz. Asiye ve Hz. Meryem’in örnek kulluğunu ise Allah iman edenlere “model” olarak gösterir.
Firavun’un eşi Hz. Asiye o debdebeli ortam içinde ne çileli bir hayat sürmüştü! “Ey Rabbim! Yüce katından bana Cennette bir ev nasip et. Beni Firavun’dan, onun kötülüğünden kurtar. Zalimler güruhunun şerrinden de beni koru” diye duâ ettiğinde duâsı kabul olmuştu.
Ya Hz. Meryem? “O Rabbinin bütün sözlerine ve kitaplarına iman edip Allah’a itaatte sebat eden kullardandı” sözleriyle ebede kadar ezelî kelâmdaki makamını koruyacak. Bütün inananlara örnek bir kul olma kimliği sergileyecek.
Hayrünnisâ-Şerrünnisâ!
Bir türlü bulamadığı kaybolmuş kimliğini olmadık yerlerde arayan, her gördüğü yaldızlı modele bir ümit sarılıveren biz âhir zaman kadınlarına düşen vazifeyse, Kur’ân’ın örnek olarak gösterdiği kadın modellerini okuyup, anlayıp, yaşantımıza aktarmaya çalışmaktan ibaret!
Aynen boy aynasında kendini kontrol etmek gibi Kur’ân’ın aynasında nefsimizle sık sık hasbihâl yapıp, onu eğitmek!
Sabah ve akşam namazları akabinde kadın olsun, erkek olsun bütün Nur Talebelerinin yaptığı duâlardan biri olan “Kadınların şerrinden, kadınların belâsından, kadınların fitnesinden Sana sığınırım Allah’ım!” yakarışı bu açıdan ne kadar da ibretli!
Bediüzzaman Hazretlerinin hadislerden çıkardığı bir işaretle Hanımlar Rehberi’nde yer verdiği “Âhir zamanda iman hakikatleri kadınlar arasında ziyade inkişaf edecek” hakikati ne kadar da ümit verici!
19.04.2009
E-Posta:
[email protected]
|