Sayın Başbuğ’un türlü yorumlara açık konuşmasının ardından bir takım mahfiller anlamlı manşetler attılar hemencecik: “Anlayana…”
Anlama özürlüler çoktur sahi. Ama bir o kadar da anlatma özürlüler vardır. Bunu da unutmamalıyız değil mi? Bir de “anlamak istemeyenler” eklenmeli bunlara. Bir türlü anlamak istemeyenler!
Neden anlamak istemiyorsunuz sahi şu özde ile sözde farkını? Anayasadan tutun taa dernek tüzüğü mesabesindeki kanun ve yönetmeliklere kadar hemen her şeyde muğlak dil, ucu açık ifadeler kullanılmaktadır ülkemizde. Ama bir takım mahfiller anlamak istemez bir türlü. Din ve vicdan özgürlüğü dersiniz her şeyi, her hakkı verir gibi yaparsınız. Ardından bir laiklik, bir milliyetçilik, bir Atatürk milliyetçiliği sıralarsınız ve kaşıkla verdiğinizi kepçeyle alırsınız.
Neden anlamak istemiyorsunuz bir türlü? Ortada binlerce, on binlerce silâh, tüfek, bomba, mermi bulunmuştur orada burada. Binlerce belge, bilgi, doküman vardır millî iradeye kastedenler aleyhinde. Ama sevkler, raporlar furyası başlar ve ortada bir şey yoktur.
Neden anlamak istemezsiniz? Cemaatler, saf Müslümanlar, hakiki dindarlar “sahte şeyh, sahte mürşit” diye birilerinin figüranlık yapması sonucu şaibe altında bırakılır ve hepten hürriyetler, özgürlükler kısıtlanır. Gerçek olanını ortaya koyamaz, gösteremezler nedense. Hep sahtelerle meşgul edilir kamuoyu. Her dindar potansiyel birer mürteci terörist ve vatan haini gösterilir.
Tutanaklarda geçen “Mümkünse cemaat ikiye bölünecek. Falanca dinî lidere şu yafta yapıştırılacak. Falanca dindar zümrenin elemanları birbirine düşürülecek. Fişmekâncaya parasal destek sağlanacak. Falanca lider temizlenecek” notları piyasaya düşmüşken plan ve proje üretenleri sorgulamak yerine, neden maddî ve manevî suikastler ve suistimallere maruz kalanlara tehditler savrulur, inançlı kesimler itham ve töhmet altında bırakılır?
Neden anlamak istemezsiniz? Bir takım üniformalıların, iktidarları beğenmeyince kendi aralarında ekip kurarak millî iradeyi alaşağı etmelerini eleştirmek ile “Peygamber ocağı/Mehmetçik” terimlerinde anlamını bulan orduya saygı ve sevginin birbiriyle iltibas edilemeyeceğini?
Neden anlamak istemiyorsunuz demokrasilerde hukukun üstünlüğünün esas alınmasıyla, konjonktürel, stratejik ve özel konumu gereği gibi yoruma açık gerekçelerle kanun hakimiyeti ve kanun devleti dayatmalarının aynı şey olamayacağını?
Neden anlamak istemiyorsunuz yargısız infazın dünyanın her yerinde utanç verici bir ilkellik olduğunu? Asıl, insanlara potansiyel suçlu, vatan haini, gerici, yobaz diye yafta yapıştırmanın vatanı ve milleti bölmek ve parçalamak olabileceğini?
Neden anlamak istemiyorsunuz dünyanın döndüğünü, suların aktığını, yılların gelip geçtiğini, yeni söylemler geliştirmek lâzım geldiğini, bir takım ideolojik dayatmalarla modern dünyanın kandırılamayacağını?
Neden anlamak istemiyorsunuz siyaseti dine âlet etmekle, dini siyasete âlet etmenin farkını? Hem de dinin siyasete alet edilmesine dindar insanlar da—en az—bu fikri ileri sürenler kadar karşıyken. Hem dini siyasete âlet edenler sadece dindarlar mı acaba? Onlardan çok daha dine muhalif olanlar dini siyasete âlet etmektedir. Dinsizliği siyasete âlet edenlerin mevcudiyeti ortada iken her dönemde muğlak ifadelerle yalnızca dini siyasete âlet edenlerden bahsetmek kimlerin hanesine yazılmaktadır bir düşündünüz mü?
Daha fazla uzatmaya gerek görmüyorum. Kamuoyunun vicdanından yükselen bu sorular makul gerekçelerle cevabını bulmadıkça her açıklama, her açılım nafiledir.
Evet neden anlamak istemiyorlar? Bir de “Anlayana!” diye milleti alık yerine koyarcasına imalarda bulunuyorlar. Söylenenlerle yapılanlara bakarak, aralarındaki çelişkileri müşahede ederek anlamak istemeyenlerin niçin anlamadığını biz çok iyi anlıyoruz.
16.04.2009
E-Posta:
[email protected]
|