Hayatı veren, idame ettiren elbetteki yine yeis âlemlerine uğratmadan ümidi veren, aşkı verendir Müslümanlara ve mü’minlere… Bizler ise merhamet, şefkat ve rahmete hep önce ümit kapısından gireriz.
Ehl-i dalâletin, şerir ruhlu İslâm düşmanlarının birinci silâhı ise yeisdir. Müslümanlara, mü’min kişilere ümitsizlik vermektir. Bıkkınlık ve tembellik döşeğinde hizmetlerinden, vazifelerinden onları vazgeçirmektir.
Ümidin ilâç ve merhem olduğu en büyük ve tesirli alan, ittihad, birlik ve beraberliğin ortaya koyduğu güzel ve başarılı faaliyetler, hizmetlerdir…
Yeisin, ümitsizliğin en başarılı alanı, faaliyet sahası ise ihtilâftır, ayrılıktır, nifaktır, şikaktır. Bilerek ya da bilmeyerek ehl-i küfre, ehl-i dalâlete kuvvet vermek, desteklemek noktasından Müslümanların, mü’minlerin gayretini kırmak, şevklerini baltalamaktır…
Güneş parladığı müddetce hayatın cilveleri parladığı gibi, Nur-u Muhammedî’nin (asm) doğruluğu, sıdkı da parlayacak, âlemimizi, ruhlarımızı ve hayatımızı aydınlatacaktır. Önemli olan hayat-ı içtimaiyemizi, ailevî ve özel yaşantılarımızı bu Nurun (asm) ışığında tanzim etmek ve takip etmektir…
Kur’ân’ın hayattar ve nurlu emirlerini kendi elimizle, kendi irademizle yapmamakla, yerine getirmemekle hiçlik ve yokluk derelerine atarsak ancak kendimiz zarar görür ve başkalarına da zarar veririz. İnkârın ve gözümüzü kapatmanın kabul edilirliği ve benimsenmesi düşünülemez bile…
Bu gün için, yarın için ve bütün zamanlar için Kur’ân’ın emirlerini hakkıyla ve yerli yerinde her zaman yerine getirmekten başka Müslümanların, mü’minlerin müracaat edecekleri bir başka tercih edilecek yol yoktur.
Kur’ân’ın ahirzamandaki mû'cize-i maneviye tefsiri Risâle-i Nurların Müslümanların birlik ve beraberlikleri noktasından yaptığı tahşidat ve tekrarat hiçbir zaman kulak ardı edilmeden sahip çıkılmalı va yaygınlaştırılmalıdır…
Kötülüğünü yayanların, karşılarında daima iyiliği savunanları bulmaları yeterli bir istinat noktası olamıyor, olamaz da zaten. İyilik ve güzellikler her zaman ve zeminde hayata geçirilerek yaşanmalıdır…
Sahip olduğumuz değerleri, kıymetleri illâ ki bir gaile ve belâ ile hatırlamadan, bilmeden, öğrenmeden öncelik daima kendi nefsimiz ve amellerimiz olmak üzere yaşayabilmeliyiz.
Ümidi ve istikbale güzel niyetlerle bakmayı omuzlarımıza alarak, ümitsizliği ve yeisi ayaklarımızın altına alarak kudsî ve istikametli yolumuza devam etmeliyiz…
11.04.2009
E-Posta:
[email protected]
|