|
Yüz tavus kuşu yumurtasından iki civciv çıksa...
Bize, her şeyin iyisine ve müsbetine bakmayı öğreten Üstadımız Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinin, şahane tesbit ve misâllerinden biri de, “12. Mektub”da geçen “tavus kuşu yumurtası”dır.
Yüz tane tavus kuşu yumurtasının kuluçkaya yatırılmasından sonra, yirmi tanesi tavus kuşu olup sekseninin bozulmasının zarar sayılamayacağını söyler Üstad. İşte, bu misâl aklıma geldi, Üstadımızın vefat yıldönümü gününde yaptığımız bir işten dolayı.
Her sene 23 Mart günü, gazetemiz Yeni Asya’nın Üstadı hatırlatan ilâvesiyle ilgili, 40 yıllık kadim-dost İhsan Paşalıoğlu Ağabey sabah telefon etti. “Osman kardeş 50 tane gazete var, ne yapalım?” dedi. Belli bir saatte buluştuk ve onun yazıhanesine doğru giderken dedim ki: “İhsan Ağabey, gel seninle bu gazeteleri çarşıdaki mağazalara, dükkânlara dağıtalım!”
Beraber gittik, Bursa büromuzun da bulunduğu “Bizim Kitabevi”ne uğrayarak, gazeteleri aldık. İçinde 23 Mart ilâvesi de vardı. Oradan aldığımız poşetlere gazeteleri koyup, İhsan Ağabeyle ellerimize alarak esnafa dağıtmaya başladık.
Gençliğimizde bu tür hizmetleri çok yapmıştık ama şimdi ben 56, İhsan Ağabey de 65 yaşına gelmiştik. Üstelik ikimiz de dizlerimizden rahatsızdık. Ama olsun, bu bir hizmetti, Zübeyir Ağabeyin gazete dağıttığını anlattık birbirimize. Artık gazeteleri dağıtarak gidiyorduk.
Bir ara “İhsan Ağabey, hani Üstadın tavus kuşu yumurtası misâli var ya, biz de onun gibi bu dağıttığımız gazetelerden iki kişiyi bile kazanabilsek, abone olmasına, dolayısıyla da Risâle-i Nurları tanımasına vesile olsak bizlere ne mutlu” dedim. O anda gözüm 45 sene kadar önceki çocukluk günlerime gitti. Ankara’da gazete sattığım günleri hatırladım.
İhsan Ağabeyin Sanayi Sitesinde bir işi çıktı. Bu defa arabaya binip, oraya gittik. Hem işi gördük, hem de oradaki tamirci v.s, esnafa dağıttık gazetemiz Yeni Asya’yı. İkimiz de huzurluyduk, gözlerimiz parlıyordu sevinçten. Gazetemizi, Üstadımızı ve Nurları nazara verdiğimiz için... Daha sonra vakfımızdaki hizmet eri İlker kardeşimize sorduğumda, o gün için bizim dağıttığımız gazetelerle beraber Bursa’da 2000 gazete bu şekilde dağıtılmıştı. Çoğunu talebe kardeşler dağıtmıştı tabiî.
O esnada, işimizin olduğu yerde, bir-iki gazeteyi inceledim. Gözümden kaçmadıysa, o gazetelerde Üstadın vefatıyla ilgili bir haber göremedim. İhsan Ağabeye de söyledim ve “Ey Yeni Asya gazetesini almayıp da bu gazeteleri alan kardeşlerimiz, bakın ve düşünün” dedim. Ben, bu gibi şeylere çok dikkat ederim. Meselâ çeşitli firmaların takvimlerinde de, hemen 23 Mart gününü açar ve bakarım; “Üstad’ın vefat tarihini yazmış mı?” diye.
Yani, bu yazıyı yazmamdaki maksadım fahr için değildir. Yeni Asya’ya hizmet, dolayısıyla Risâle-i Nur’a hizmet olduğundan bu gibi işleri çekinmeden yapmak lâzım. Bizim yaptığımız da buna bir misâl...
|
